Page 96 - Efsane
P. 96

Tess uyanık durup bizimle konuşuyordu fakat çok geçmeden göz kapakları
               ağırlaşıp başı çocuğun yeleğinin üzerinde uyuyakaldı. Sessizliğe gömüldük.
               Gözlerim Tess’in üzerinde geziniyordu.

               “Çok narin görünüyor,” diye fısıldadım.


               “Evet ama göründüğünden daha dayanıklıdır.”

               Gözlerimi kaldırıp ona baktım. “Yanında olduğu için şanslısın.” Gözlerim
               bacağına kaydı. Hareketimi fark edip hemen duruşunu düzeltti. “Bacağını

               iyileştirmesi senin için çok iyi olmuştur.”

               Topalladığını fark ettiğimi anladı. “Yok. Bu çok uzun süre önce oldu.” Tereddüt
               etti, sonra da bu konu hakkında daha fazla konuşmamaya karar verdi. “Senin
               yaran iyileşiyor mu bari?”


               Elimi umursamazca salladım. “Önemli bir şey değil. Ama bunu söylerken bile
               dişlerimi sıkıyordum. Bütün gün yürümek çok iyi geldi diyemezdim, acı saman
               alevi gibi yayılıyordu.


               Çocuk yüzümdeki zorlamayı gördü. “Sargılarını değiştirmemiz gerekiyor. Tess’i
               rahatsız etmeden cebinden ustaca bir hareketle beyaz bir sargı rulosu çıkardı.
               “Onun kadar iyi değilim ama onu uyandırmamayı tercih ederim,” diye fısıldadı.


               Yanıma oturup gömleğimin alttan iki düğmesini açtı, sonra da belimdeki sargı
               ortaya çıkana kadar yukan çekti. Eli tenime değdi. Dikkatimi ellerine verdim.
               Botlarından birinin arkasına uzanıp sıradan bir mutfak bıçağı çıkardı; desensiz,
               gümüş saplı, körelmiş ve daha önce birçok kez kullanmıştı, hem de bezden çok
               daha sert şeyleri kesmek için. Eli karnımda duruyordu. Parmakları her ne kadar
               sokaklarda geçirdiği yıllardan dolayı nasırlaşmışsa da o kadar nazik ve dikkatli

               hareket ediyorlardı ki yanaklarımın yanmaya başladığını hissediyordum.

               “Hareket etme,” diye mırıldandı. Sonra da bıçağı tenim ile sacının arasına getirip
               bezi yırttı. İrkildim. Sargıyı yaramdan kaldırıp aldı.


               Kaede’nin beni bıçakladığı yerden hâlâ kan damlıyordu ama neyse ki enfeksiyon
               kapmamıştı.Tess işini biliyordu. Çocuk belimdeki diğer eski sargıları da söküp
               kenara attı, sonra da yenisiyle sarmaya başladı. “Sabahın ilerleyen saatlerine
               kadar burada kalacağız,” dedi sararken. “Bugün bu kadar fazla dolaşmamalıydık
               ama işte, seni o Skiz tayfasından olabildiğince uzaklaştırmak fena bir fikir gibi
   91   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101