Page 97 - Efsane
P. 97

görünmedi.”

               Şimdi yüzüne bakmaktan kendimi alamıyordum. Bu Deneme’sini ancak
               geçebilmiş bir çocuktu. Ancak bu hiç mantıklı gelmiyordu. Umutsuz bir sokak
               çocuğu gibi davranmıyordu. Acaba hep mi bu yoksul bölgelerde yaşadı, diye

               merak ettiren birçok farklı yönü vardı. Şimdi o da bana bakıyordu, onu
               incelediğimi fark edip bir saniyeliğine durdu. Gözlerinden gizli bir duygu geçti.
               Güzel bir gizem. Onun da benimle ilgili benzer soruları olmalıydı, hayatıyla ilgili
               bu kadar detayı nasıl anlayabildiğim gibi. Belki onunla ilgili çözeceğim bir
               sonraki şeyin ne olacağını merak bile ediyordu. Şu anda yüzümün o kadar
               yakınındaydı ki yanağımda nefesini hissedebiliyordum. Yutkundum. Biraz daha
               yaklaştı.


               Bir an beni öpeceğini düşündüm.

               Sonra hemen gözlerini yaraya çevirdi. Çalışırken elleri belime değdi. Onun

               yanaklarının da pembeleştiğini fark ettim. O da en az benim kadar kızarmıştı.
               Sonunda sargıyı sıkılaştırdı, gömleğimi yerine soktu ve geri çekildi. Yanımdaki
               duvara yaslanıp kollarını dizlerine koydu. “Yoruldun mu?”

               Başımı salladım. Gözlerim birkaç kat yukarıda asılı duran giysilere ilişti. Eğer

               sargımız biterse yenilerini buradan alabilirdim. Bir süre bekleyip, “Sanırım
               sizden bir gün sonra ayrılabilirim,” dedim. “Sizi yavaşlattığımın farkındayım.”
               Fakat bu sözler daha ağzımdan çıkarken bir pişmanlık dalgası hissettim. İlginçti.
               Onlardan bu kadar erken ayrılmak istemiyordum. Tess ve bu çocukla birlikte
               takılmak nedense içimi rahadatıyordu, sanki Metias’ın eksikliği henüz beni
               umursayan insanlardan tamamen ayırmamış gibi.


               Neler düşünüyordum ben böyle? Bu çocuk bir gecekondu mahallesinden
               gelmişti. Ben böyle insanların üstesinden gelmek için eğitilmiştim, onları camın
               diğer tarafından izlemek için.


               Çocuk, “Nereye gideceksin?” diye sordu.

               Yeniden odaklandım. Sesim sakin ve kendinden emin çıkıyordu. “Doğuya, belki.
               İç bölgeleri daha iyi tanıyorum.”


               Çocuk gözlerini önüne dikmeye devam etti. “Eğer sadece sokaklarda
               dolaşacaksan biraz daha kalabilirsin. Senin gibi bir dövüşçü işime yarayabilir.
               Skiz dövüşlerinde hemen para kazanabiliriz, yiyeceklerimizi de bölüşürüz.
   92   93   94   95   96   97   98   99   100   101   102