Page 91 - Efsane
P. 91
“Tek başına inebilecek misin?” diye sordu.
“inebilirim.” Gülümsedim.
“Ama eğer beni suyun yüzeyinde bilincimi kaybetmiş bir halde görürsen o
zaman lütfen gel, beni al.”
Binanın basamakları eskiden kesinlikle bir merdivene aitti ama artık dışa açık
halde öylece duruyorlardı. Ayağa kalkıp basamaklardan birer birer topalladım,
kayıp suya düşmemek için dikkat ederek indim. Tess dün gece her ne yaptıysa
işe yaramış gibi görünüyordu. Yan tarafım hâlâ acıyor olsa da, en azından acı
azalmıştı ve dünden daha az çaba göstererek yürüyebiliyordum. Merdivenin
sonuna beklediğimden daha çabuk indim. Tess bana Metias’ı ve göreve
başlayacağı gün benimle nasıl ilgilenip sağlığıma geri kavuşturduğunu hatırlattı.
Ancak şu anda Metias’la ilgili anıları kaldırabilecek durumda değildim.
Boğazımı temizleyip suyun kenarına gitmeye odaklandım.
Doğudan yükselen güneş, bütün gölü bulanık bir altın rengine boyamaya yetecek
kadar yüksekteydi ve gölü Pasifik Okyanusundan ayıran ince kara parçasını
görebiliyordum. Binanın tam deniz seviyesinde yer alan en alt katına indim. Bu
kattaki bütün duvarlar çökmüştü, bu yüzden binanın kenarına doğruca yürüyüp
ayaklarımı suya daldırabildim. Derinlere baktığımda bu eski kütüphanenin bir
sürü katı olduğunu gördüm. (Kıyıdaki binaların duruşuna ve toprağın kıyı
çizgisinden bu yana eğimine bakacak olursak on beş katlı olabilirdi. Yaklaşık altı
katı suyun altında kalıyor olmalıydı.)
Tess ve çocuk binanın tepesinde, benden birkaç kat yukarıda oturuyorlardı,
duyma mesafesinden oldukça uzaktaydılar. Ufka bakıp dilimi şaklattım,
mikrofon açıldı. Kulaklığımdan statik cızırtısı geldi. Bir saniye sonra, tanıdık bir
ses duydum. Thomas, “Bayan Iparis?” dedi.
“Benim,” diye mırıldandım, “iyiyim.”
“Nerelerdeydin öğrenmek istiyorum, Bayan Iparis? Geçtiğimiz yirmi dört saattir
seninle iletişime geçmeye çalışıyorum. Seni alsınlar diye asker göndermeye
hazırlanıyordum; ikimiz de Komutan Jameson'ın bundan ne kadar hoşnut
olacağını biliyoruz.”
“İyiyim,” dedim tekrar. Ellerimi cebime daldırıp Day’in kolyesini çıkardım. “Bir
Skiz dövüşünde hafif yaralandım. Ciddi bir şey değil.” Kulaklığımdan ofladığını
duydum. “Neyse, artık mikrofonun, bu kadar süre kapalı tutmayacaksın, beni