Page 131 - Efsane
P. 131

Sonra askerler ikiye ayrıldı, dışarıdaydık. Gün ışığı beni kör etti ve yüzlerce
               kişinin bağrışlarını duydum. Komutan Jameson elini kaldırdı, sonra da askerler
               beni bir platforma sürüklerken sağına döndü. Sonunda nerede olduğumu
               görebiliyordum. Los Angeles’ın askeri bölgesi Batalla’nın kalbindeki bir binanın
               önündeydim. Beni izlemeye muazzam bir kalabalık gelmişti; onları da neredeyse
               aynı sayıda bir müfreze yerinde tutuyor, etraflarında devriye geziyordu. Bugün
               beni canlı görebilmek için bu kadar insanın geleceğinden hiç haberim yoktu.

               Kafamı olabildiğince yukarı kaldırıp etraftaki binalara gömülü JumboTron’ları
               gördüm. Her birinde yüzümün yakından çekilmiş bir görüntüsü ve yanında da
               çılgın bir manşet yer alıyordu.

                           DAY ADIYLA BİLİNEN AZILI SUÇLU TUTUKLANDI,

                           BUGÜN BATALLA BİNASI’NIN ÖNÜNDE CEZAYA
                           ÇARPTIRILACAK

                           TOPLUMUMUZUN TEHLİKELİ DÜŞMANI SONUNDA
                           YAKALANDI


                           DAY İSİMLİ GENÇ ASİ, TEK BAŞINA ÇALIŞTIĞINI,
                           VATANSEVERLERLE BAĞLANTISI OLMADIĞINI
                           SÖYLÜYOR


               JumboTron’larda görünen suratıma baktım. Yaralanmış, kanlı ve halsizdim.
               Saçımın kalın bir tutamı kana bulanmış, koyu kırmızı bir şerit haline gelmişti.
               Kafa derimde bir kesik olmalıydı.

               Bir an için annemin beni böyle göremediğine sevindim.
               Askerler beni platformun merkezindeki yükseltilmiş bir beton bloğun üzerine
               savurdu. Sağımda, kırmızı cübbesi ve altın düğmeleri olan bir yargıç, kürsünün
               arkasında bekliyordu. Yanında Jameson, onun sağında da Kız duruyordu. Yine
               tam takım üniformasıyla gelmiş, sabırlı ve tetikteydi. İfadesiz yüzü kalabalığa

               çevriliydi ama bir defa, yalnızca bir defalığına bana bakıp hemen gözlerini
               çevirdi.


               "Düzen istiyorum! Kalabalık, düzene girsin lütfen!" Yargıcın sesi
               JumboTron'ların hoparlörlerinden çatırdadı ama insanlar bağırmaya, askerler de
               onları geri itmeye devam ediyordu. İlk sıranın tamamı muhabirlerle kaynıyordu,
               kameraları ve mikrofonları bana çevrilmiş haldeydi.
               Sonunda, askerlerden biri haykırarak emir verdi. Ona doğru baktım. Annemi
   126   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136