Page 132 - Efsane
P. 132

vuran genç yüzbaşıydı. Askerleri havaya birkaç el ateş etti. Bu kalabalığı
               sakinleştirdi. Sakinliğin sürdüğünden emin olmak için yargıç birkaç saniye
               bekledi, sonra da gözlüklerini düzeltti.


               "İşbirliğiniz için teşekkürler,” diye söze başladı. "Sıcak bir sabah olduğunun
               farkındayım, bu yüzden cezalandırmayı kısa keseceğim. Gördüğünüz üzere,
               askerlerimiz bu davalar boyunca sizlere sakin olmanızı hatırlatmak için bizimle

               birlikteler. Aralık ayının yirmi birinci günü, Okyanus Standart Zamanı’yla sabah
               saat 8.36'da, Day isimli on beş yaşındaki suçlunun yakalanıp gözaltına alındığını
               resmen bildirerek başlamak isterim."


               Muazzam bir tezahürat başladı. Ama bunu her ne kadar beklemiş olsam da aynı
               zamanda beni şaşırtan bir şey daha duyuyordum. Yuhalamalar. Kalabalıktaki
               bazı -çok sayıda- kişinin yumruğu havada değildi. Yüksek sesle protesto
               edenlerden birkaçını sokak polisi gelip kelepçeleyerek kalabalıktan uzaklaştırdı.


               Beni tutan askerlerden biri tüfeğiyle sırtıma vurdu. Dizlerimin üstüne düştüm.

               Yaralı bacağım betona değer değmez var gücümle feryat ettim. Ağzım tıkalı
               olduğu için ses bastırılmış çıktı. Acı gözlerimi kör ediyordu; darbenin etkisiyle
               şişmiş bacağım titredi, sargılarıma taze kanın fışkırdığını hissedebiliyordum.
               Askerler beni düzeltmeden önce neredeyse devrilip düşüyordum. Kıza
               baktığımda onun da bu manzara karşısında geri çekilip gözlerini yere indirdiğini
               gördüm.


               Yargıç bu kargaşayı görmezden geldi. Suçlarımı sıralayarak başladı, sonra da
               "Sanığın geçmiş kanun ihlalleri ve özellikle de şanlı Cumhuriyet ulusuna karşı
               işlediği ağır suçlardan dolayı Kaliforniya Yüksek Mahkemesi şu kararı vermiştir.

               Day idama mahkûm edilmiş olup..."


               Kalabalık yeniden patladı. Askerler onları zapt etti.


               "... dört gün sonra, Aralık ayının yirmi yedinci günü, Okyanus Standart
               Zamanı’yla akşam saat altıda, gizli bir yerde kurşuna dizilecek...”
               Dört gün. O zamandan önce kardeşlerimi nasıl kurtaracaktım? Gözlerimi
               kaldırıp kalabalığa diktim.


               "... ve idam şehrin her yerinde canlı yayınlanacaktır. Sivillere, olayın öncesi ve
               sonrasında olabilecek her türlü suç faaliyeti için tetikte olmalarını...”
   127   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137