Page 172 - Efsane
P. 172
DAY
BU AKŞAM HAPİSTEN KAÇMAYA ÇALIŞTIM. OLAYLAR şöyle gelişti:
Üçüncü günü hayatımın son gününe bağlayan gece, hücremin dışındaki
ekranlardan bağırma ve kargaşa seslerinin geldiğini duyuyordum. Veba
devriyeleri Lake ve Alta bölgelerini tamamen kapatmıştı. Ekranlardan sürekli
silah seslerinin duyulması bu bölgelerde yaşayan insanların askerlerle karşı
karşıya geldiğini gösteriyordu. Sadece bir tarafın silahı vardı. Kimin kazanmakta
olduğunu tahmin etmek zor değildi.
Aklım June'a gitti. Başımı salladım, ona kendimi ne kadar açtığımı düşününce
inanamıyordum. Şu anda ne yapıyor, ne düşünüyor merak ediyordum. Belki de
beni düşünüyordu. Keşke burada olsaydı. Kendimi onunlayken her nedense hep
daha iyi hissediyordum. Sanki düşüncelerimi tamamen anlayabilip onları başka
bir yere yöneltmeme yardım edebiliyormuş gibi geliyordu ve tatlı yüzüne
bakınca huzur buluyordum.
Yüzünü görmek beni cesaretlendirebilirdi de. Yanımda Tess, John ya da annem
olmadığı için cesaret bulmakta zorlanıyordum.
Bütün gün bunu düşündüm. Eğer bu hücreden çıkmanın bir yolunu bulup
askerlerden birinin silahını ve yeleğini ele geçirebilirsem Batalla Binası’ndan
çıkmak için bir şansım olabilirdi. Bu binanın dışını şimdiye kadar birkaç kez
görmüştüm. Duvarları Merkez Hastanesi kadar kaygan değildi, eğer bir
pencereden atlayabilirsem binanın etrafını saran pervazlardan birinde
koşabilirdim, bacağımın henüz tam olarak iyileşmemiş olmasına rağmen.
Askerler beni takip edemeyecekti. Beni yerden ya da havadan vurmaya
çalışacaklardı ama ayağımı basacak bir şey bulduğumda hızlıyımdır, ellerimdeki
acıya da katlanabilirdim. John'un kaçması için de bir yol bulmam gerekiyordu.
Eden büyük ihtimalle artık Batalla Binası’nda değildi fakat June’un
tutuklandığım gün söylediklerini çok iyi hatırlıyordum. 6822'deki tutuklu. O
John olmalıydı ve gidip onu bulacaktım.
Ama önce bu hücreden nasıl çıkacağımı bulmam gerekiyordu.
Duvara ve kapının yakınına dizilmiş askerlere baktım. Dört kişiydiler. Her biri
standart üniforma giyiyordu: siyah botlar, tek sıra gümüş düğmeli siyah gömlek,
koyu gri pantolon, kurşun geçirmez yelek ve tek gümüş renkli pazubent. Her
birinin elinde kısa menzilli tüfek ve kemerlerindeki kılıfta bir silah daha.