Page 180 - Efsane
P. 180
içinde nefesini içine çekti. “Sana bunu vermek istiyorum,” diye karşılık verip
parayı Kaede’ye uzattım. “Bunun geldiği yerde daha çok var. Ama beni
dinlemeniz gerekiyor, çok zamanım yok.” Kaede sağlam kolundaki eliyle
banknotları sayfa çevirir gibi karıştırdı ve içlerinden birini dilinin ucuyla kontrol
etti. Diğer kolu sıkıca alçıya alınmıştı. Birden o kolu alçıya alanın Tess olduğunu
fark ettim. Vatanseverler onu yararlı buluyor olmalıydı.
Kolunu işaret ederek, “Bu arada onun için de üzgünüm,” dedim. “Ama bunu
neden yaptığımı anladığından eminim. Bana verdiğin yara hâlâ iyileşmedi."
Kaede kuru bir kahkaha attı. “Her neyse,” dedi. “En azından Vatanseverler’in bir
doktoru var artık.” Alçısına hafifçe vurup Tesse göz kırptı.
Tesse yandan bakıp, “Bunu duyduğuma sevindim,”dedim. “Ona iyi bakın. Buna
değecektir.”
Kaede bir süre daha yüzümü inceledi. Ve sonunda beni serbest bırakıp kemerime
işaret etti. “Silahlarını bırak.”
Tartışmadım. Kemerimden dört bıçak çıkardım, görebilmesi için yavaşça öne
tuttum ve sokağa doğru fırlattım. Kaede onları tekmeleyip erişemeyeceğim bir
uzaklığa fırlattı.
“Üzerinde takip cihazı var mı?” dedi. “Dinleme cihazı falan?” Kaede’nin
kulaklarımı ve ağzımı kontrol etmesine izin verdim. “Hiçbir şey yok,” diye
yanıtladım.
“Eğer yakınımıza bir çift ayak sesinin geldiğini bile duyarsam seni şuracıkta
öldürürüm. Anlaşıldı mı?” dedi Kaede.
Başımla onayladım.
Bir an duraksadı, sonra da kolunu indirip bizi sokağın karanlık köşelerine doğru
götürdü. “Seni asla diğer Vatanseverlerin yanına götürmem,” dedi. “Bunu
yapacak kadar güvenmiyorum sana, ikimizle konuşursun, ben de diğerlerine
anlatmak gerekip gerekmediğine karar veririm.”
Vatanseverler acaba ne büyüklükte bir topluluk diye merak ettim.
“Olur.”
Kaede ve Tesse keşfettiğim her şeyi anlattım. Sözlerime Metias ve onun
ölümüyle başladım. Ona Day in izini nasıl sürüp onu nasıl teslim ettiğimde neler
olduğunu anlattım. Ama annem ile babamın neden öldüğünden veya Metias’ın
günlüklerinde vebayla ilgili yazılarında neleri ortaya çıkardığından
bahsetmedim. Bunu yoksul bölgelerde yaşayan iki kişinin yüzüne
söyleyemeyecek kadar utanıyordum.
“Yani ağabeyini arkadaşı öldürdü, ha?” Kaede alçak bir ıslık çaldı.