Page 191 - Efsane
P. 191

DAY




               İDAM GÜNÜ GELDİĞİNDE BİNANIN DIŞINDAN GELEN şimşek sesinin
               dışında herhangi bir tantana yoktu. Tabii hücrenin bomboş duvarlarından,

               güvenlik kameralarından ve tedirgin askerlerden dolayı gökyüzünü görebildiğim
               falan da yoktu; gökyüzünün nasıl olduğunu tahmin ediyordum sadece.

               Sabah saat altıda, askerler kelepçelerimi açıp zincirlerimi çıkardılar. Bu bir
               gelenekti. Reklamı yapılan bir suçlu idam mangasının karşısına çıkmadan önce

               Batalla Binası meydandaki bütün JumboTron’lardan suçlunun görüntülerini
               yayınlardı. Önce zincirlerinizi çıkarırlardı, böylece onları eğlendirecek bir şey
               yapma şansınız olurdu. Geçmişte bunu görmüştüm, meydandaki izleyiciler buna
               bayılmıştı. Genellikle suçlu dayanamaz ve nöbetçilere yalvarmaya başlardı ya da
               onlarla anlaşma yapmaya veya süresini uzatmalarını sağlamaya çalışırdı, hatta
               kaçmaya kalkışanlar bile olmuştu. Şu ana kadar hiçbiri başaramadı. İdam

               saatiniz gelene kadar görüntünüzü canlı olarak meydana yayınlayıp sonra da
               kameraları Batalla Binası’ndaki idam mangasına çevirirlerdi, ardından da
               suçlunun infazcılarla karşı karşıya gelmek için dışarı yürüyüşünü gösterirlerdi.
               Kurşuna dizilme sırasında meydandaki seyirciler nefeslerini tutup çığlıklar
               atarlardı. Cumhuriyet başka bir suçluyu daha ibret olsun diye cezalandırdığı için
               mutlu olurdu.
               Görüntüleri birkaç gün sonra tekrar yayınlarlardı.


               Hücremde dolaşmakta özgürdüm ama sadece arkama yaslanmış oturuyordum,
               kollarımı dizlerime koymuştum. İçimden kimseyi eğlendirmek gelmiyordu.
               Başım heyecan, korku, merak ve endişeyle zonkluyordu. Kolyem cebimde
               duruyordu. John bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Ona ne yapacaklardı? June bana

               yardım etmeye söz vermişti. Umarım John için de bir planı vardı.

               Eğer June kaçmama yardım etmeyi planlıyorsa şansını sonuna kadar zorlaması
               gerekecekti. Eminim idam saatimdeki değişikliğin de ona hiç faydası olmamıştı.
               Karşı karşıya olduğu tehlikeyi düşündükçe kalbim acıyordu. Keşke ne

               öğrendiğini bilebilseydim. Sahip olduğu bütün ayrıcalıklara rağmen
               Cumhuriyet'e sırtını döndürecek kadar canını inciten şey neydi? Ve eğer yalan
               söylediyse... neden beni kurtaracağı söylesindi ki? Belki beni umursuyordu.
               Kendime biraz güldüm. Böyle bir anda düşündüğüm şeye bak... Belki kurşuna
   186   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196