Page 196 - Efsane
P. 196
JUNE
İLK İÇGÜDÜM THOMAS’A SALDIRMAK OLDU. EĞER BENİ
ETRAFIMIZDA bu kadar asker yokken yakalamış olsaydı, bunu yapardım. Ona
bütün gücümle hücum eder, onu bayıltır, sonra da Day’i alıp çıkışa koşardım.
John’u zaten kurtarmıştım. Eski hücresine giden koridorlarda bir yerde, iki asker
baygın halde yatıyordu. John’a havalandırma boşluğunu gösterdim. Orada bir
sonraki hamlemi yapmamı bekliyordu. Day’i kurtarıp sinyali verince John da bir
hayalet gibi duvardan çıkıp bizimle kaçacaktı. Ama Thomas ve bunca askere
karşı büyük bir mucize olmadan dövüşemezdim.
Bu yüzden dediğini yapmaya karar verdim. Kaşlarımı çatıp, “Soruşturma mı?”
diye sordum. Özür dilermiş gibi kibarca şapkasına dokundu ve kollarımdan
birini tutup beni Day’in yanındaki nöbetçilerden uzaklaştırdı.
“Komutan Jameson seni gözaltına almamı söyledi,” dedi. Köşeyi dönüp
merdivenlere yöneldik. İki asker daha katıldı. “Sana birkaç sorum olacak.”
Sinir olmuş gibi davranıyordum. “Saçmalık. Komutan bu saçma sapan şey için
daha az dramatik bir zaman seçemez miydi?”
Thomas cevap vermedi.
Koridorunda infaz odaları, elektrik şebekeleri ve depo odalarının sıralandığı
bodrum kata inene kadar beni merdivenlerden iki kat aşağı indirdi. (Neden
buraya indiğimizi şimdi anlamıştım. Kaede’ye verdiğim elektro-bombanın
kaybolduğunu keşfetmişlerdi. Normalde envanter kontrolü ayın sonuna kadar
yapılmazdı. Ama Thomas bu sabah yaptırmış olmalıydı.) Artan paniğimi
yüzümden gizlemeye çalıştım. Odaklan diye kendime kızgınca telkinde
bulundum. Paniklersen ölürsün.
Thomas bizi merdivenlerin dibinde durdurdu. Ellerinden birini kemerine
götürdü, silahının kabzasının parıltısını gördüm. “Bir adet elektro-bomba
kayboldu.” Üstümüzde sallanan ışıklar Thomas’ın yüzüne korkutucu gölgeler
düşürüyordu. “Dairene geldiğim günün ertesi sabahı kaybolduğunu gördüm. O
gece çatıya çıktığını söylemiştin, değil mi? Bu konuda bir bilgin var mı?”
Gözlerimi suratına kilitleyip kollarımı kavuşturdum. “Bunu benim yaptığımı mı
düşünüyorsun?”
“Seni hiçbir şeyle suçlamıyorum, June.” ifadesi trajik, hatta yalvarır gibi bir hal
aldı. Fakat elini silahından çekmedi. “Ama çok ilginç bir rastlantı. Buraya erişim