Page 200 - Efsane
P. 200

DAY




               GÖK GÜRLEMESİ, ŞİMŞEKLER, BARDAKTAN BOŞANIRCASINA yağan
               yağmur. Uzaklarda bir yerlerden gelen siren sesleri.


               Gözlerimi açtım, yağmur damlalarından dolayı tekrar kıstım. Bir an için hiçbir
               şey hatırlayamadım, adımı bile. Neredeydim? Ne olmuştu? Sırılsıklam halde bir
               bacanın yanında oturuyordum. Bir apartmanın çatısındaydım. Yağmur
               etrafımdaki dünyayı bir battaniye gibi kaplıyor, rüzgâr sırılsıklam gömleğime

               esiyordu, neredeyse uçacaktım. Bacaya doğru sokuldum. Gökyüzüne bakınca
               kapkara, öfkeli ve şimşeklerin aydınlattığı sonsuz bulutların çarpıştığını gördüm.

               Birden hatırladım. İdam mangası, koridor, ekranlar. John. Patlama. Her yerde
               askerler. June. Ölmüş, kurşuna dizilmiş olmam gerekiyordu.

               “Uyanıksın.”
               June yanımda, siyah giysileriyle gece vakti neredeyse görünmez bir halde
               duruyordu. Bacanın duvarına garip bir şekilde yaslanarak oturuyordu, yüzüne
               yağan yağmurun farkında değil gibiydi. Ona dönmek için kıpırdadım. Yaralı
               bacağım acı içinde kasıldı. Kelimeler dilimin ucunda, dışarı çıkmayı
               reddediyorlardı.

               “Valencia’dayız. Civar mahallelerinden birinde. Vatanseverler istedikleri kadar
               uzağa bıraktılar bizi. Sonra onlar Vegas’a devam etti.” June gözlerine gelen sular
               yüzünden gözlerini kırpıştırdı. “Özgürsün. Şansın varken Kaliforniya’dan kaç.
               Peşimizi bırakmayacaklar."
               Dudaklarımı aralayıp kapadım. Rüya mı görüyordum? Yanına kaydım. Elim
               yüzüne dokunmak için uzandı. "Ne... ne oldu? İyi misin? Beni Batalla
               Binası’ndan nasıl kaçırdın. Bana yardım ettiğini biliyorlar mı?"

               June sorularıma cevap vermek ile vermemek arasında bir seçim yapıyormuş gibi
               bana bakıyordu sadece. Sonunda çatının kenarından aşağı baktı. "Kendin
               öğrenebilirsin."
               Ayağa kalkmaya çalıştım. Şimdi çatıdan bakıp duvarlarda sıralanmış
               JumboTron'ları görebilirdim. Çatının kenarına doğru topallayarak gidip

               korkuluklardan aşağı baktım. Kesinlikle civar mahallelerden birindeydik.
               Buradan bakınca üzerine tünediğimiz binanın terk edilmiş ve kapatılmış
               olduğunu anladım, bu bloktaki JumboTron’lardan yalnızca ikisi çalışıyordu.
               Ekranlara baktım.
   195   196   197   198   199   200   201   202   203   204   205