Page 189 - Efsane
P. 189

Şu anda sürprizler pek de eğlenceli gelmiyordu kulağa. Ama heyecanlanmış
               numarası yaptım. “Hımm... Neymiş o?”
               “Komutan Jameson önerdi, mahkemelere de onaylattı. Sanırım hâlâ Day elini o
               kadar sert ısırdığı için çok kızgın.”
               “Neyi onaylattı?”
               “Ah, işte ilan ediliyor şimdi.”Thomas tekrar ekrana döndü ve gelen reklamı
               işaret etti. “Day’in idamını daha erken bir tarihe çekiyoruz.” Çıkan reklam

               sadece dijital bir broşürden ibaret, hareketsiz tek bir görüntü. Bayram havası var,
               beyaz ve yeşil desenli bir arka planın üzerine koyu mavi yazılar ve fotoğraflar.
               BATALLA BİNASI’NIN ÖNÜNDE SADECE AYAKTA, 26 ARALIK, SAAT
               17.00’DA. DANIEL ALTAN WING’İN İDAM EDİLİŞİNİ İZLEMEK İÇİN.
               ALAN SINIRLIDIR. SADECE JUMBOTRON’LARDAN İZLENEBİLİR.


               Ciğerlerimdeki bütün havayı bıraktım. Thomas’a döndüm. “Bugün mü?”
               Thomas sırıttı. “Bu akşam. Harika değil mi? Bütün bir gün daha bekleyerek
               eziyet çekmeyeceksin.”
               Neşeliymiş gibi konuştum. “Güzel. Bunu duyduğuma sevindim.” Ama
               düşüncelerim git gide artan bir panik içinde çalkalanıyordu. Bu birçok anlama

               gelebilirdi. Komutan Jameson'ın mahkemeyi idamı tam bir gün erkene almaya
               ikna edebilmesi zaten başlı başına sıradışıydı. Artık sadece sekiz saat içinde
               kurşuna dizilecekti, güneş batmaya başlarken. Artık John’un kaçmasına yardım
               edemezdim; bütün gün Day’in idamına hazırlanarak geçecekti. Saati bile
               değişmişti. Vatanseverler benimle bugün buluşamayabilirlerdi. Onlara
               üniformaları vermek için hiç zamanım olmayacaktı.


               Day’in kaçmasına yardım edemeyecektim.

               Hepsi bu da değildi. Komutan Jameson bana bunu söylememeyi seçmişti. Eğer

               Thomas bunu dün gece biliyorduysa, bu da komutanın onu eve göndermeden
               önce en geç dün akşam söylediği anlamına geliyordu. Bunu bana neden
               söylememişti? Day’in yirmi beş saat daha erken öleceğini bilmeme sevineceğimi
               düşünmesi gerekiyordu. Bir şeylerden şüphelenmiyorsa tabii. Belki de sadece
               tepkimi ölçmek için başından atmıştı beni. Thomas benden bir şey mi
               saklıyordu? Plandan haberi varmış gibi yaparak gerçeği mi saklamaya
               çalışıyordu, yoksa Komutan Jameson ona da mı bir şey söylememişti?


               Film başladı. Artık Thomas’la konuşmak zorunda olmadığım ve düşünebilecek
               firsatı yakaladığım için şükrettim.
   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193   194