Page 39 - Efsane
P. 39

Metias alnımdan öptü. “Sonsuza kadar; çocuk, beni görmekten bıkana
                           kadar. ”

               Komutan Jameson beyaz çarşafın önünde durdu, sonra da eğilip çarşafi bir
               kenara fırlattı. Ordu siyahına bürünmüş bir askerin cesedine bakıyordum,

               göğsüne saplanmış olan bıçak hâlâ oradaydı. Gömleğinde, omuzlarında,
               ellerinde ve bıçağın kabzasında siyah kan lekeleri vardı. Gözleri kapalıydı.
               Önünde eğilip yumuşak siyah saçlarını yüzünden uzaklaştırdım. Garipti. Olay
               yerinin ayrıntılarını incelemiyordum. O derin uyuşmuşluktan başka bir şey
               hissedemiyordum henüz.


               Komutan Jameson, “Asker, bana burada ne olmuş olabileceğini anlat,” diye
               emretti. “Bunu sürpriz bir sınav olarak düşün. Bu askerin kimliği seni cevabı
               doğru bulmaya teşvik edecektir.”

               Sözlerinin yakıcılığı karşısında bir milim bile hareket etmedim. Aklıma sorular

               doluştu ve konuşmaya başladım. “Ona saldıran her kimse, ya bıçağı yakından
               saplamış ya da bu kadar sertçe fırlatabilecek kadar güçlü kollara sahip. Sağ elini
               kullanıyor.” Bıçağın kana bulanmış sapında parmaklarımı gezdirdim. “Etkileyici
               nişan alış yeteneği. Bu bıçağın bir eşi daha var, doğru mu? Bıçağın dibindeki
               deseni görüyor musunuz? Garip bir şekilde kesiliyor.”


               Komutan Jameson onayladı, “ikinci bıçak merdiven boşluğunun duvarına saplı.”

               Ağabeyimin ayaklarının uzandığı taraftaki karanlık sokağa bakıp birkaç metre
               uzaktaki lağım kapağını gördüm. “Oradan kaçmış,” dedim. Lağım kapağının

               çevrilme yönünü hesapladım. “Aynı zamanda da solak. İlginç. İki elini de
               kullanabiliyor.”

               “Lütfen devam et.”


               “Buradan itibaren kanalizasyon onu şehrin içine ya da batıya, okyanusa doğru
               götürecek. Şehri seçecektir; başka bir şey yapamayacak kadar yaralı olmalı.
               Ancak onu şu anda doğru bir şekilde takip edebilmek mümkün değil. Eğer
               mantıklı hareket ediyorsa, aşağıda en az yarım düzine dönüş yapacak, hem de
               kanalizasyon suyunun içinde. Duvarlara dokunmamıştır. İzini sürmek için hiçbir

               şey bırakmayacaktır.”

               “Düşüncelerini toparlayabilmen için seni bir süre burada bırakıyorum. İki dakika
               sonra fotoğrafçıların çalışabilmesi için benimle üçüncü katın merdiven
   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44