Page 40 - Efsane
P. 40

boşluğunda buluş.”Arkasını dönmeden önce Metias’m cesedine baktı; kısa bir an
               için yüzü yumuşadı. “Ne büyük ziyan.” Sonra da başını sallayıp oradan ayrıldı.

               Gidişini izledim. Etrafimdakiler, benden oldukça uzakta duruyorlardı, herhalde
               uygunsuz bir sohbetten kaçınmak için. Ağabeyimin yüzüne tekrar baktım.

               Şaşırdım, yüzü huzur bulmuş gibiydi. Cildi beklediğim gibi solgun değildi. Bir
               yanım gözlerinin titremesini, gülümsemesini bekliyordu. Kurumuş kan elime pul
               pul döküldü. Onları silkelemeye çalışınca derime yapıştılar. Beni kızdıran şey bu
               muydu, bilmiyorum. Ellerim öylesine titriyordu ki onları durdurabilmek için
               Metias’ın kıyafetlerine bastırdım. Olay yerini incelemem gerekiyordu ama
               odaklanamıyordum.


               “Beni de yanında götürmeliydin,” diye fısıldadım. Sonra başımı onunkine
               yaslayıp ağlamaya başladım, içimden kardeşimin katiline yemin ettim.

               Seni bulacağım, Los Angeles’ın sokaklarını didik didik edeceğim. Gerekirse

               Cumhuriyet’teki her bir sokağı arayacağım. Seni oyuna getireceğim,
               kandıracağım, bulabilmek için yalanlar söyleyeceğim, insanları aldatacak,
               hırsızlık yapacağım, saklandığın yerden çıkmaya zorlayacak ve kaçacak hiçbir
               yerin kalmayana kadar takip edeceğim. Sana yemin ediyorum: Hayatın artık
               bana ait!


               Henüz ayrılmaya hazır değilken askerler gelip Metias’ı morga götürdüler.






               SAAT: 03:17

               DAİREMDEYDİM.
               AYNI GECE.
               YAĞMUR BAŞLAMIŞTI.


               Bir kolumu Ollie’nin üstüne atmış, koltukta uzanıyordum. Metias’ın genellikle

               oturduğu yer boştu. Fotoğraf albümü yığınları ve Metias’ın günlükleri
               masadaydı. Metias anne ve babamızın geleneksel yaşam şeklini hep sevmişti ve
               tıpkı onların bu basılmış fotoğrafları saklamaları gibi o da elle yazılmış
               günlükler tutmuştu. Her zaman, “Bunların izini internetten süremezsin,
               etiketleyemezsin,” derdi. İşinin ustası bir hacker’ın böyle demesi ironikti.


               Beni daha bu öğleden sonra Drake’ten almıştı. Tam evden çıkmadan önce
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45