Page 45 - Efsane
P. 45

saplanıyormuş gibi ağrıyordu. Tess, yüzümdeki ifadeden canımın ne kadar
               yandığını anladı, gözlerimi kapayıp ağrının geçmesini beklerken sessizce durdu.
               Ağrı devam ediyordu, sanki biri kazmayla başımın arkasına sürekli vuruyordu.


               Bana hiç bitmek bilmeyecek gibi gelen bir süre sonra, başımdaki ağrı azalmaya
               başladı. Gözlerimi açtım. "Neredeyim? İyi misin?” Tess'in yüzünü seçebildim.
               Saçım ensesinde örmüştü ve pembe dudakları gülümsüyordu. “Ben mi?” diye
               sordu. "İki gündür baygındın. Asıl sen nasılsın?”


               Acı dalgalar halinde geldi, bu seferki her yerimdeki yaralardan olmalıydı.
               “Muhteşem ötesi.” Tess’in gülümsemesi söndü. "Ucuz atlattın, hem de çok. Eğer
               bizi evine alacak birini bulamamış olsaydım ölmüş olabilirdin.”


               Bir anda her şeyi hatırlamaya başladım. Hastanenin girişini, çalıntı kimlik

               kartını, merdiven boşluğunu ve laboratuvan, yüksekten düşüşümü, yüzbaşıya
               fırlattığım bıçağı, kanalizasyonu. İlacı.


               İlaç. Doğrulmaya çalıştım ama fazla hızlı hareket ettiğim için acıdan dudağımı
               ısırdım. Elim boynuma gitti, kolyem yoktu. Göğsüm sızladı. Kaybetmiştim. O
               kolyeyi bana babam vermişti, ben de onu kaybedecek kadar dikkatsiz
               davranmıştım.


               Tess beni yatıştırmaya çalıştı. “Sakin ol.”


               “Ailem iyi mi? İlaçlardan sağlam kalan var mı?


               "Birazı." Tess, dirseklerini yatağıma koymadan önce yeniden uzanmama yardım
               etti. “En azından bastırıcılar var. Annenlere İlacı diğer hediye bohçasıyla birlikte
               çoktan bıraktım. Arkadan gidip hepsini John’a elden teslim ettim. Sana teşekkür

               etmemi söyledi.


               “John'a olanları anlatmadın, değil mi?"


               Tess gözlerini devirdi. “Sence olanları ondan saklayabilir miydim? Şu ana kadar
               herkes hastaneye zorla girildiğini duymuştur, John da senin yaralandığını biliyor.
               Çok kızgın.”


               “Kimin hasta olduğunu söyledi mi? Eden mı? Annem mi?"
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50