Page 50 - Efsane
P. 50
Bir süre sessizce durduk. Eğer bana kalsaydı, tek başıma bütün ülkeyi aşıp
bulduğum ilk fırsatta Kolonilere kaçardım. Kendi hayatımı riske atmak sorun
değildi. Ancak gidememem için bir sürü sebep vardı ve Tess de bunu biliyordu.
John ve annem dikkat çekmeden benimle kaçmak için işlerinden öyle istedikleri
an ayrılamazlardı. Eden da gittiği okulu bırakamazdı. Tabii benim gibi kaçak
olmak istemiyorlarsa.
"Bakacağız,” dedim sonunda.
Tess trajik bir şekilde gülümsedi. Bir süre sonra, "Senin peşindeki kim sence?”
diye sordu. "Lake bölgesinde olduğumuzu nereden biliyorlar?"
"Bilmiyorum. Hastaneye girildiğini duymuş olan bir kaçakçı olabilir. Belki çok
paramız olduğunu falan düşünüyorlardır. Askerlerden biri olabilir. Hatta bir
casus. Kolyemi hastanede kaybettim; hakkımda bir şeyler öğrenmek için onu
nasıl kullanabilirler bilemiyorum ama her zaman için bir ihtimal vardır.”
"O konuda ne yapacaksın?”
Omuz silktim. Kurşun yaram sızlamaya başladı, ayakta durabilmek için duvara
yaslandım. "Kesinlikle onunla buluşmaya niyetim yok ama itiraf edeyim, ne
diyeceğini merak ediyorum. Ya gerçekten veba ilacı varsa?"
Tess gözlerini bana dikti. Onunla tanıştığım gecedeki ifadesiydi bu; aynı anda
hem umutlu, hem meraklı hem de korku dolu. "Yani... hastaneye çılgınca
girişinden daha tehlikeli olamaz, değil mi?”