Page 63 - Efsane
P. 63
gözleriyle görebilecek kadar yakın olduğunu biliyordum. Vizörümdeki saat
00:07yi gösterdi. Döndüm, şişeyi kemerime sıkıştırdım ve yürüyerek
uzaklaşmaya başladım.
“İlaç için ne istiyorsun, kuzen?”
Ses neredeyse fısıltı gibi ama hoparlörlerden çatlak ve ürkütücü geliyordu, o
kadar cızırtılıydı ki onu anlamakta güçlük çekiyordum. Aklım birden detaylarla
doldu. (Erkekti. Hafif bir aksanı vardı; Oregon, Nevada, Arizona, New Mexico,
Batı Teksas ya da herhangi bir Cumhuriyet eyaletinden değildi. Güney
Kaliforniyalıydı. Samimiyeti ifade eden “kuzen kelimesini kullanıyordu, Lake
bölgesindeki sivillerin genellikle kullandığı bir ifadeydi. İlaç şişesini cebime
koyduğumu görebilecek kadar yakındaydı. Hoparlörlerin sesini temiz bir şekilde
alabileceği kadar yakında değildi. Yanımdaki blokların birinde iyi görüş alanı
olan yüksek bir yerde olmalıydı.)
Aklımda yanıp sönen detayların ardından kara, artan bir nefret yükseldi. Bu,
benim ağabeyimi öldüren kişinin sesiydi. Ağabeyimin duyduğu son ses buydu
belki de.
Tekrar konuşmadan önce iki saniye bekledim. Konuşmaya başladığımda sesim
hiddetimden hiçbir iz barındırmadan pürüzsüzce çıkmıştı. “Ne mi istiyorum?”
diye sordum. “Belli olmaz. Paran var mı?” “1200 Not.”
(Not. Cumhuriyet altını değil. Üst sınıftan insanları soyuyor ama en zenginlerden
çakmıyordu. Büyük ihtimalle tek başına çalışıyordu.) Güldüm. “Bu şişeyi
almaya 1200 Not yetmez. Başka neyin var? Değerli eşya? Mücevher?”
Sessizlik.
“Veya sunabileceğin yeteneklerin var mı? Eminim senin.. “Hükümet için
çalışmıyorum.”
Zayıf noktası. Tabii ki. “Alınma. Sadece sorayım dedim. Bir de benim başka biri
için çalışmadığımı nereden biliyorsun? Sence de hükümeti gözünde biraz fazla
büyütmüyor musun?”
Kısa bir duraksamanın ardından ses geldi. “Pelerininin düğümü. Ne olduğunu
bilmiyorum ama sivillere ait bir şey gibi durmuyor.” Bu beni biraz şaşırttı.
Pelerinimin düğümü gerçekten de bir Canto düğümüydü, ordu mensuplarının