Page 60 - Efsane
P. 60
JUNE
SAAT: 23:29
BATALLA BÖLGESİ
GÖLGEDE SICAKLIK: 22 °C
BATALLA BİNASI SOĞUK FLORESANLARLA AYDINLATILIYORDU.
Gözlem ve analiz katındaki bir tuvalette giyiniyordum. Çizgili, siyah bir yelek
içinde uzun, siyah kollu bir üst, paçaları botlarımın içine sokulmuş ince, siyah
bir pantolon ve omuzlarımı sarıp beni bir battaniye gibi kaplayan uzun siyah bir
cübbe giydim. Cübbenin tam ortasından yere kadar beyaz bir çizgi iniyordu.
Siyah bir maske yüzümü kaplıyor ve kızılötesi gözlükler gözlerimi koruyordu.
Onun dışında sahip olduğum tek şey küçük bir mikrofon ve ondan da küçük bir
kulaklıktı. Ve bir de silah. Ne olur ne olmaz...
Sıradan ve tanınmaz görünmem gerekiyordu. Bir karaborsa tüccarı gibi, veba
ilacı satın alabilecek biri gibi görünmeliydim.
Metias olsa bunu kesin onaylamazdı. Gizli bir göreve gidemezsin, June, derdi.
Canın yanabilir. Ne kadar ironik ama.
Pelerinimi yerinde tutan tokayı sıkılaştırdım (bronz spreylenmiş çelik, büyük
ihtimalle Batı Teksas’tan ithal edilmişti) ve beni Batalla Binası’nın dışına
çıkaracak merdivenlere yöneldim. Aşağıya, Day’le buluşmam gereken Arcadia
bankasına doğru yola çıktım.
Ağabeyim öldüğünden bu yana 120 saat olmuştu. Sanki çok uzun süre önce
olmuş gibiydi. Yetmiş saat önce internette arama yapma izni alıp Day hakkında
olabildiğince çok şey buldum. Kırk saat önce Komutan Jameson’a Day’in izini
nasıl süreceğimin planını anlattım. Otuz iki saat önce planımı onayladı. Planımın
ne olduğunu hatırladığından bile şüpheliydim. Otuz saat önce Los Angeles’taki
bütün veba bölgelerine -Winter, Blueridge, Lake ve Alta- birer gözcü yolladım.
Şu haberi yaydılar: Birinde senin için veba ilacı var, on saniyelik yere gel. Yirmi
dokuz saat önce ağabeyimin cenazesindeydim.
Day’i bu gece yakalamayı planlamıyordum. Onu göreceğimi bile sanmıyordum.
On saniyelik yerin neresi olduğunu ve benim ya bir hükümet ajanı ya da
hükümete vergi ödeyen bir karaborsa tüccarı olacağımı kesinlikle bilecekti.
Yüzünü göstermeyecekti. Beni bu ilk görevle test eden Komutan Jameson bile
onu göremeyeceğimizi biliyordu.