Page 15 - Türk Yurdu 387. sayı Kasım 2019(web için-kapaklı)
P. 15

Felsefe-Kelam ve Tasavvuf Disiplinlerinin   çalanmış bilinçler şeklinde incelemek, bu coğraf-
              Eş Güdümlü Okunması, İslam Felsefesiyle     yaların bütüncül ve yeknesak fikri/ilmi modeller/
              Mümkün Olabilir                             kuram ürettiğini ve bir diğerini değilleme üzerine
               Bunun için bizim önerimiz, ilahiyat fakültele-  kurulduğunu onaylamak demektir.
           rinde kategorik ayrımları aşıp “Felsefe-Kelam ve   Bu durumda bilgi ve bunların tutarlı sistematik
           Tasavvuf Disiplinlerinin Eş Güdümlü Okunması”nı  ve uygulanabilir hâle getirilmiş şekilleri olan bilim-
           öncelemektir, ki bunun çatısını İslam Felsefesi Ana-  sel teoriler, içinde yetiştiği fikri ve içtimai yapıdan
           bilim Dalı yapabilir. Çünkü gençliğin sorunlarını  bağımsız olamaz, dolayısıyla bunları bir model ve
           ve özellikle zihin felsefesi bağlamında müzakere  paradigma olarak görüp, iç tutarlılıklarına bakmak
           edeceksek Doğu-Batı ve din-felsefe ya da akıl/  ve aynı niteleme (doğu/Batı)içinde birbirleriyle ya-
           vahiy ikilemlerini aşarak insanlığın birikimini  rışan modeller olarak görüp incelemek mümkün
           incelemek gerekir. Çünkü öncelikle buradaki ta-  değil mi? Eğer bunu yapamazsak, aksi takdirde
           nımlamadaki sorunu gözden kaçırmamak gerekir.   bunları düz çizgisel ve pozivist söylemle sürekli
              Doğu-Batı ifadesi coğrafi ve farklı felsefi tutum-  gelişen modeller olarak görüp, nihai halkanın
           lara, din/vahiy-felsefe/akıl ise bilgi ve kaynaklarına   Tarihin Sonu ve/ya Batı paradigmasının kabulüyle
           dair farklı modellere işaret ediyor. İster “paradig-  sonuçlandığını söylemek gerek
           ma” ister “episteme” ister “mezhep”, “grup”, “fır-  Nitekim İlk Müslüman filozoflar, ilimlerin tasni-
           ka” veya “düşünce modeli” deyin; her bilgi, bilim  fi üzerinde durmuşlar; ilk olarak Tanrı-Evren-İnsan
           ve medeniyetin kendine özgü bir iç tutarlılığı var-  ilişkilerinin nasıl olduğunun tabii/pozitif/ideal (b)
           dır ve bunlar arasında bir eş ölçülemezlik durumu  ilimlerle açıklanmasını, sonra bu evrenin niçin ya-
           söz konusudur.                                 ratıldığı sorusuyla ilgili olarak ilahiyat ve medeni
              Her birinin incelenmesi kendi ölçütleri ile ince-  ilimler (fıkıh, kelam) ile cevabını aranmasından
           lenirse Mısır, Babil, Hint, Çin, Roma, Antik Yunan   geçtiğini belirtmişlerdir. Diğer bir ifadeyle eğer
           ve İslam medeniyetlerinin dünyanın farklı kültür   zihin problemleri üzerinde duracaksak medeniyet
           birimleri olduğu görülür. Spengler’in ifadesiyle 21   tasavvurumuzun kurucu kodlarını yeniden keşfet-
           ayrı dinamik kültür vardır ve bu dinamikliği veren   mek ve güncel soru/n/lara çözümler üretebilecek
           yaratıcı-özgün kişilerin siyasi, dinî, askerî, coğra-  bir bilgi, bilim ve felsefesi tasavvuru oluşturmak ve
           fi alanda ortaya koyduğu özgün ve sistem kuran  bunları hayata geçirmeye çalışmak gerekir. Oysa
           cevapları bulunur. Bunu ibn Haldun bağlamında  günümüz  Türkiye’sinde  özellikle  ilahiyat  öğreni-
           söylecek olursak döngüsel ve organizmacı tarih  minde felsefe karşıtlığı iyice ivme kazanmaktadır.
           tasavvuru altında incelemek, oldukça tutarlı so-  Felsefe Karşıtlığı Bir Zihniyet Sorunudur
           nuçlar verir.
                                                             Biz bunu bir zihniyet sorunu olarak görüyoruz,
              Doğu’yu A, Batı’yı B diye nitelendirecek olursak   çünkü eğer felsefesiz ilahiyat projesi uygulanırsa
           bir nesne/model diğerine benzeyebilir ama özdeş   Türkiye, Selçuklu Nizamiye Medresleri ile kurdu-
           olamaz; dolayısıyla bir yerde yaşanan sorunlar ve   ğu felsefe ve din irtibatlı Ehl-i Sünnet eğitimi Os-
           ona üretilen çözüm önerilerinde benzerlik olması,   manlı döneminin tanzimat, ıslahat süreciyle elde
           özdeş olacağı anlamına gelmez.                 ettiği birikimi, Daru’l-fünun geleneğiyle beslediği
              Felsefe Bir Hayat Tarzıdır                  İlahiyat eğitimini, felsefe, sosyoloji, psikoloji disip-
                                                          linleriyle beslediği ve bölge ülkelerine örnek olan
              Bu nedenle biz felsefeyi,  Dilthey’den hareketle
           bir hayat tarzı olarak görüyoruz. Dünyanın seçkin   ilahiyat eğitim modelini kaybedecektir.
           zekâlarıyla yolda/ş olup ezel-i hikmetin izdüşüm-  Böylece tekrar medrese zihniyetine dönülecek;
           lerini insanlık tarihinin önemli simgelerinin eserle-  yani bunun Arap ülkelerindeki uygulandığı şekil
           rinden takip ediyoruz. Düşünme/bilme, hissetme/  üzere “Külliyetu’ş-Şeria” adı altında, her yönetimin
           değer verme ve arzulamanın bir yaşam deneyimi  kendi siyasal yapısına meşruiyet sağlayan öğretiler
           oluşturduğunu düşünüyoruz. Eğer felsefenin bir  Din adı altında öğretilecektir. Nitekim bütün Müs-
           bunalımı varsa bu da insanı anlayamama bunalımı-  lüman ülkelerde hep aynı Kur’an ve Sünnet temel
           dır, diyoruz. Oysa felsefenin amacı insanı tanımak  ilkeler  olarak  kabul  ediliyor,  ama  Tahran,  Kahire,
           ve anlamaktır. Dolayısıyla Doğu ve Batı şeklindeki  Riyad, Amman, Kabil, İslamabad birbirinden tama-
           tasniften hareketle bilgiyi kategorize etmek par-  men farklı okumalar yapılıyor ve mezunlar yetiştiri-

                                                                                                 13
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20