Page 233 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 233

Kendi vücutlarından akan kanla umudun adını yazarken,

                  ölümü kucaklayıp şehitliğe uzanırken coşkuluydular.

                         “Önemli olan devrimin olduğu günü görmek değil. Bir
                  devrimci o günün coşkusunu her zaman hissetmeli” diyen genç

                  Özlem ve Güner’ler, Hüseyin’ler yaşamın içinden ders veriyor-
                  lardı.


                         Teorinin allame-i cihanı değillerdi. Ama öğretiyorlardı, bi-
                  linçleri, inançları ve coşkularıyla.

                         “Yüzlerce gencimiz ölürken, vatan ve halk sevgisinden

                  yoksun, düzenin pisliği içerisinde onursuzca yaşayanlara öğre-
                  tiyorlardı.

                         Ülkeye ve halka hiçbir yararı olmayan, halkın ve devrim-

                  cilerin ölmelerine değer vermeyip, kendi yaşamlarını her şeyin
                  üstünde tutan, sürüngen küçük burjuva aydınlarına, dava kaç-

                  kınlarına, darbeci lağım farelerine ders veriyorlardı.

                         Türk, Kürt, tüm milliyetlerden gençlere çağrı yapıyorlardı.

                         Bu vatan bizim.


                         Bu halk bizim.

                         Biz halkız.

                         Yaşamak için, yaşatmak için savaşalım.”

                         Özlem’in, Güner’in, Hüseyin’in, Bağcılar direnişinin se-

                  siydi bu.

                         Teslimiyeti reddedişleri, tililileri ve duvara kanla yazdıkları
                  inançlarıyla üç halk kurtuluş savaşçısının çağrısı.


                         Özlem, Güner, Hüseyin. Üç kişiydiler… Kesindi ölümleri…

                         Ve onlar, onlar yendiler ölümü.

                         Bir kez daha öğrettiler ölümsüzlüğü.








                                                                                                  233
   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238