Page 284 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
P. 284
kasını rahat uygulayabilmek için devrimci tutuklulara gözdağı
vermesidir. Ama devrimci tutuklular devletin bu tür saldırıla-
rının 1996’daki Ölüm Orucu direnişinde ya da Ümraniye, Buca
ve Ulucanlar Hapishanesinde olduğu gibi bedenlerini barikat
yaparak püskürtmüşlerdir. Çünkü onların bedenlerinden başka
silahları yoktur hapishanelerde. Onların en güçlü silahı, yaşat-
mak için ölümü göze alan bir bilince sahip olmalarıdır. İnanç-
ları, kararlılıkları ve cesaretleridir. Bunları korumak için ölmeyi
göze aldıkça hep özgür kalacaktır.
VE ONLAR ÖLDÜLER YENİLMEDİLER
Katillerin amacı sadece Ulucanlar’la sınırlı değildi. Ka-
deme kademe hapishanelerin hepsine saldırmak, bütün dev-
rimci tutukluları teslim almaktı. Tabi sadece bu kadar da
değildi amaçları. Katliamla devletin amaçladığı beyinlere korku
tohumları ekmek, bu korku ile teslim almaktı. Çünkü sömürü
ve saltanatlarının sürmesi buna bağlıydı.
İstiyorlar ki; Cotarelliler, Clintonlar ülkemizde elleri cep-
lerinde babalarının çiftliğinde dolaşır gibi dolaşsınlar.
İstiyorlar ki; açlığa, zulme, depremlere karşı bu halk en
ufak bir başkaldırı göstermesin.
Onlar sadece devrimci tutuklulara değil bütün bir halka
“teslim olun” diyorlardı.
Katliam… Evet 26 Eylül 1999’da Ulucanlar’da bir katliam
yaşanmıştı. Türkiye’de bir hapishane gecenin bir yarısında ku-
şatılmış, koğuşlardaki devrimci tutuklular bomba ve kurşun
yağmuruna tutulmuştu. Sonra 10 devrimci tutuklunun katli,
onlarcasının yaralanması, saatlerce işkence…
Sonra…
Sonra, katledenler kan izlerini bıraka bıraka ülkemizin so-
kaklarında dolaşmaya devam ettiler. Evlerine gittiler, içki içtiler,
284