Page 288 - Bir Ölür Bin Doğarız - Kitap
        P. 288
     Adli Tıp raporları gerçekleri ortaya sermek için yeterliydi.
              Çekilen fotoğraflar katliamın boyutunu, Ulucanlar’da nasıl bir
              vahşet yaşandığını göstermeye yetiyordu.
                     Ankara Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı rapor gerçekleri
              olduğu gibi yansıtmasa da işkence ve katliamın resmi belgesi
              durumundadır. Katledilen tutsakların cesetlerinin morgda çe-
              kilmiş resimleri yayınlandı. Yalnızca bu resimler bile katliamı
              belgelemeye yetti.
                     İşkenceciler, katiller hala görevlerini sürdürüyorlar. Kim
              oldukları hala açıklanmadı. Kimin katlettiği, kimin işkence ve
              katliam emrini verdiği, kimin planları hazırladığı sorularının
              cevaplarını kimse vermiyor.
                     Ulucanlar katliamı sonrası, katliamın hemen ardından
              avukatlar yaralı tutukluların anlatımlarına dayanarak bir rapor
              hazırladı ve bu raporu TBMM’ye gönderdi. Bu raporda, “gö-
              zetleme kulelerinde bulunan 4 sivil giysili şahıstan birinin olay-
              ları video kamera ile görüntülendiği” anlatılmıştı. Katliamın
              videoya alındığı kanıtlanmış olmasına rağmen böyle bir kasetin
              olmadığı açıklandı. Adli Tıp Kurumundan çekilen 500600 kare
              fotoğraflar için de aynı şeyler söylendi. Kamuoyuna açıklama-
              dılar; çünkü o kaset ve fotoğraflarda vahşet vardı. Gizlediler,
              çünkü o kasetlerdeki görüntülerde eli silahlı, kasklı, maskeli
              yüzlerce katilin nasıl bir katliam yaptıkları ayan beyan görüle-
              cekti.
                     Devlet Ulucanlar’da çok açık bir şekilde katliam yaptı.
              Fakat bunu açıklayamadı. Yalan söyledi. Ulucanlar katliamının
              katillerine emirleri kimin verdiğinin açıklanmaması devletin
              acizliğidir. Oysa devrimci tutukluların direnişi berraktır, nettir.
              Katliamlar, saldırılar karşısında direnen onların inançları, halka
              vatana olan sevgileridir. Doğru yaptıklarına olan inançlarıdır.
              Devrimciler meşrudur. Meşru olmayan bu düzendir. İnandığı
               288





