Page 113 - Olasılıksız
P. 113
(döngü)
Caine bu kadını yüzlerce kez seyrediyor. Binlerce. Milyonlarca kez. Sonra-
▲
Nava birden itince metal yerinden oynadı, ama yine de sıçrayabildi. Havalanınca bedenini
dümdüz tuttu, kaskatı kesilmiş gibi. Alevler kollarını, göbeğini, bacaklarını ısıttı... sonra bir anda geçti.
Ellerini açtı diğer taraftaki beyaz metal parçayı yakalamak için ve-
Bir ateş çubuğu kadar sıcak bir şeyi tutunca sıkıca yapıştı. Elini hafifçe gevşeterek bedeninin,
ağırlığını dengeleyip, geriye doğru bükülerek elini bıraktı. İlk önce öne, sonra aşağıya düştü. Yalnızca
üç metre düştü. Sivri bir metal parçanın üstüne düşmedikçe korkacak bir şeyi yoktu.
Ayaklarının altında yeri hissettiği anda yine çömeldi. Nava daha nefesini toparlayamadan, metal
yığılmak üzereyken çıkan sesi duydu. Yanan metallerin arasından bir yol çizerek, hemen koşmaya
başladı. Açıklığa çıkınca omzunun üstünden geriye doğru baktı ve yangın merdivenin alevler içinde
yandığını gördü. Merdiven dağılmıştı.
Nava koşmaya devam etti.
Jimnastikçi ona doğru koşuyordu, ateşten kurtulmuştu. Caine bir an için öldüğünü ve kadının da
bir melek olduğunu düşündü.
"Yürüyebilir misin?" diye sordu melek önünde durup.
Caine ona baktı. İnsan bir meleğe ne der ki? Ama zaten cevabını beklemedi. Eğilip adamı
omzuna yükledi. Caine mahvolan dizinin sancısından böğürünce, melek bunu hiç umursamayarak
koşmaya başladı.
Caine arkalarındaki arabanın patlayışını seyretti. Aynen gördüğü gibi gerçekleşti her şey. Bu
sefer yavaş çekimde değil, gerçekte olduğu hızda olmuştu. Cam parçalandı, arabadan kopan metal
parçalar fırlayıp duvara gömüldü. Ama bu sefer önünde Caine yoktu.
Eğer melek onu kurtarmasaydı ölecekti. Dizi büküldü yine ve bedeni elektrik verilmiş gibi bir
sancıyla kasıldı. Artık bir meleğin kollarında olduğuna göre, bilincinin yerinde olması gerekmiyordu.
Caine kendini bıraktı.
Saklı Kütüphane 113 www.e-kitap.us