Page 119 - Olasılıksız
P. 119

Kendine geldiğinde, Kremlin'in gölgesinde kalan  minik bir stüdyo dairede, tahta bir yatağın
               bacağına sol bileğinden kelepçelenmişti. Nerede  olduğunu gördüğü anda yataktan atladığında
               neredeyse kolunu  çıkaracaktı. Hemen  kelepçeleri açmaya çalıştıysa da bu bir işe yaramadı. Adam
               birkaç dakika boyunca kızın debelenmesine ve kaçamayacağını anlamasına izin verdi konuşmadan.
                    "Sakinleş."
                    Tanja onunla yüzleşmek için adama doğru döndüğünde, yüzü nefret doluydu. Derin bir nefes alıp
               adamın yüzüne tükürdü. Ama ancak omuzuna isabet ettirebildi.
                    Adam ilk önce omuzuna, sonra da Tanja'ya baktı. "Aferin, İyi atıştı."
                    Tanja hiçbir şey demedi, ama biraz rahatlamıştı.
                    "Adım Dmitry. Seninki ne?"
                    Tanja minik göğsünde kavuşturdu kollarını.
                    "Peki, senin adına ben cevap vereyim. Adın Tanja Aleksandrova. Annen ve kız kardeşin üç ay
               önce Afgan teröristlerin havaya uçurduğu bir uçaktaydılar ve öldüler." Tanja'nın kanı çekildi. "Ben
               KGB'denim. O teröristlerle savaşırım. Bir dost bana senin de savaşmak istediğini söyledi. Doğru mu?"
                    Tanja adama  bakarak o soğuk gözlerden  bir  şeyler anlamaya çalıştı. Sonra yavaşça başını
               salladı.
                    "İyi. Eğer bana yardım etmek istiyorsan sana ne dersem onu yapacağına söz vermelisin."
                    "Benden ne istediğine bağlı."
                    "Peki, haklısın," dedi  Dmitry. "Eğer istediğim her  şeyi yapacağını söyleseydin zaten ya salak
               olduğunu, ya da yalancı olduğunu düşünürdüm. İkisi de değilmişsin, memnun oldum."
                    "Ben de beni bırakırsan memnun olacağım," dedi Nava kelepçeleri şangırdatarak.
                    "Eğer kelepçeleri açarsam en azından söylediklerimi dinleyeceğine söz verir misin?"
                    Nava başını salladı.
                    Dmitry yatağa yaklaşınca kızın kendini tekmeleyemeyeceği bir yerde durmaya özen gösterdi.
               Kelepçeleri anahtarla açıp, kızı bıraktı. Tanja kolunu çekip kıpkırmızı olan şişmiş bileğini ovuşturdu.
                    "İşte sana ilk ders: Kelepçelerin sıkı olduğuna emin ol, yoksa yakaladığın kişi kaçabilir."
                    Tanja yine hiçbir şey demedi. Ama kaçmaya da çalışmadı, çünkü merak ediyordu.
                    "Şimdi ikinci  ders," Dmitry öne doğru eğilip, bir eliyle kızın saçından bir  toka alırken, diğeriyle
               kelepçeyi tekrar bileğine taktı.
                    "Ama," dedi Tanja, "beni bırakacağına söz vermiştin."
                    "Sen de dinleyeceğine söz verdin," dedi Dmitry tokayı kızın gözlerinin önünde tutarak. "Şimdi ne
               diyordum...ikinci ders kilit açma." On dakika boyunca Dmitry bir kilit mekanizmasının mantığını anlattı
               ona ve basit bir tokanın bile nasıl anahtar olarak kullanılabileceğini gösterdi.
                    Söyleyecekleri ve gösterecekleri bittiğinde tokayı Tanja'ya geri verdi. Kız birkaç sefer denemek
               zorunda kaldı; ama sonunda klik diye bir ses duydu ve kelepçeler açılıp yere düştü. Gülümseyerek
               başını kaldırdı. Aylardır ilk defa gülümsemişti.
                    "Aferin Tanja. Şimdi bana babanı anlat," diye emir verdi Dmitry.
                    "AdıYegor-"
                    Dmitry avcunun içiyle kızın yanağına öyle bir tokat attı ki, kız yataktan düştü.
                    "Üçüncü ders: Kimseye  hiçbir  şey  söyleme." Dmitry bir kaşını kaldırdı. "Daha  doğrusu asla
               doğruyu söyleme."
                    Tanja ayağa kalkarken yanağını ovuşturdu. Şimdiden kıpkırmızı olup şişmişti.
                    "Bugünlük bu kadar ders  yeter. Eğer daha fazlasını öğrenmek istiyorsan, yarın okul çıkışında
               avluda buluş benimle. Eğer istemiyorsan, olanları unut. Kararın her ne olursa olsun, burada bugün
               olanları asla kimseye anlatma. Özellikle de Yegor'a." Dmitry kızla dalga geçer gibi bakıyordu. "Yoksa
               iş bir tokatla bitmez."




               Saklı Kütüphane                             119                                 www.e-kitap.us
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124