Page 125 - Olasılıksız
P. 125
Tamam. Aynen böyle yapacaktı. İşleri oluruna bırakacaktı. Eğer istediğinde gerçek dünyaya
dönemiyorsa, o zaman bununla başa çıkmaya çalışacaktı. Jasper'ın tavsiyesi iyiydi. Aptalca bir şey
yapmaktan kaçınmanın en iyi yoluydu bu, yarattığı dünyada mantıklı davranacaktı. Eğer bu bir şekilde
gerçekse de, gerçi olamazdı ama bunu çok iyi biliyordu, o zaman da en azından mantıklı kararlar
vermiş olacaktı.
Bu mantıklı sonuca vardıktan sonra rahatlayarak Caine yine Nava'ya baktı ve ne diyeceğini
kestirmeye çalıştı. Hemen anladı ne demesi gerektiğini. Bu gerçek olsa ne derse onu diyecekti. Caine
ağzını açtı ve bir anda bu durumun ne kadar garip olduğunun fakına vardı, ama aklına yapacak başka
bir şey gelmiyordu.
"Özür dilerim, bir an için kendimi kaybettim."
"İyi misin?"diye sordu yanılsama- Nava, onun adı Nava.
"Evet, iyiyim," dedi Caine. Hâlâ kendini garip hissetse de yeni durumuna alışmaya başlamıştı bile.
Gerçek dünyaya dönebilmenin yolunu bulmak için kendini toparladı. "Bu inanılmaz bir hikâye, ama
bana hâlâ ismimi nasıl bildiğini anlatmadın. Beni neden kurtardığını da."
Nava'nın ifadesi değişti, üzüldü sanki. "Bir kadın vardı. O bana seni anlattı. Kim olduğunu, nerede
olacağını, her şeyi söyledi. Ayrıca, tam olarak nerede öleceğini... seni kurtarmazsam."
Cevabı aydınlatıcı değil, akıl karıştırıcıydı. "Peki bu kadın nereden biliyormuş bunları? Ayrıca, sen
neden beni kurtarmaya karar verdin?"
"Dürüst olmak gerekirse," dedi Nava, "aslında ilk başında planım seni kurtarmak değil
kaçırmaktı."
"Beni Korelilere mi teslim edecektin?" diye sordu Caine.
"Evet"
"Neden fikrini değiştirdin?"
"Kız yüzünden. Biliyordu...Adımı biliyordu. Gerçek adımı. Ayrıca, profesörün teorileri doğru
olmasa kesinlikle bilmesi imkânsız olan şeyler biliyordu."
Caine bir anda dondu kaldı. "Ne profesörü? Ne teorisi?"
"Senin üzerinde iki gün önce testleri yapan profesör var ya, o."
Caine'in bir anda kanı dondu. Nava başını salladı. "UGA onu bir süredir gözetim altında tutuyor.
Adamın hedefine ulaşmaya yaklaştığına dair bazı bilgiler ele geçirdiler."
"Hedefi ne?" diye sordu Caine. Gerçi cevabı biliyordu zaten.
"O geleceği tahmin etmenin bir yolunu bulduğunu iddia ediyor."
Caine bir anda fenalaştı. Bu yanılsama fazla gerçekçi olmaya başlamıştı. Yine Jasper'ın sözleri
geldi aklına.
Hiçbir şey oluyormuş gibime gelmiyor...Bu yüzden bu kadar korkutucu.
İkizi haklı çıkmıştı. Caine hayatında hiç bu kadar korkmamıştı. Birden çok saygı duydu Jasper'a.
"İyi misin?" diye sordu Nava.
Caine bu soruyu umursamayıp, kendisi bir soru sordu. "Bu teorinin bir adı var mı?"
"Evet" dedi Nava. "Laplace'ın Şeytanı. Bu sana bir şey ifade ediyor mu?"
Caine başını salladı, ama aklı başka yerdeydi, tüm parçaları birleştirmeye çalışıyordu.
"UGA laboratuvarında tüm özetlere baktım," dedi Nava. "Çoğu fizik, biyoloji ve istatistik ile ilgiliydi
ama sonunda Laplace'ın Şeytanı ile ilgili uzunca bir bölüm vardı. Tüm ayrıntılarıyla okuyacak
zamanım olmadı, ama sanki esrarengiz bir şeyden söz ediyordu."
"Esrarengiz falan değil," dedi Caine. "Olasılık teorisi."
Nava boş gözlerle baktı Caine'e. "Anlayamadım."
Caine iç geçirdi nereden başlayacağını bilemediğinden. Kendi bilincinin bir uzantısı olan bu
yanılsamaya açıklaması gerekir mi gerekmez mi bilemedi. Belki de açıklaması gerekiyordu. Caine,
Saklı Kütüphane 125 www.e-kitap.us