Page 135 - Olasılıksız
P. 135

telefonu eline aldı.
                    ClA'in operasyonlardan sorumlu başkan yardımcısı olan Doug Nielsen'a durumu anlattıktan sonra
               Forsythe adamın iç geçirdiğini duydu.
                    "Ne bileyim James," dedi güneyli şivesiyle konuşan Nielsen. "Vaner en iyi ajanlarımızdan biriydi.
               Açıkçası, böyle bir şeyin olmasına çok ama çok şaşırdım."
                    "Yani bu olanlarla bir ilginiz yoktu, öyle mi?"
                    "Bana baksana sen James," dedi  Nielsen  birden  sinirlenmeye  başlayarak,  "ClA'in senin bilim
               projelerinle ilgilenmekten  çok daha  önemli işleri var, anladın mı?" Forsythe ters bir  şey söylemek
               üzereydi ki adamın ses tonundan Nielsen'in gerçeği söylediğini anladı. Forsythe da iç geçirdi. "Peki.
               Onu nasıl bulurum?"
                    Nielsen güldü. "Bulamazsın."
                    "Ama bunu kabul edemem."
                    "Etsen iyi olur ahbap. Sende ne gezer onu yakalayacak kay-"
                    "Bende olmasa bile senin elinde var."
                    Nielsen bir an için sustu. Sonra birden garip bir ses tonuyla konuştu. "Ne yapmamı bekliyorsun?
               General Fielding gibi ben de mi bir ekip yollayıvereyim?"
                    "Nasıl-"
                    "Bilmek benim işim James. Aynen şunu bildiğim gibi. Senatör Mac Dougal'a bakılırsa üç haftaya
               kalmaz yerinden ediliyorsun."
                    Forsythe yumruklarını sıktı. Eğer Mac Dougal bunu açıkça söylüyorsa, artık kimse ona arka
               çıkmazdı. Çaresizdi. Ama Nielsen değildi.
                    "James," dedi Nielsen, "belki de sana yardım edebilirim. Ama sen de emekli olduğumda bunu
               unutmayacaksın, tamam mı? Eğer unutursan o zaman seni ele veririm."
                    "Neyi ele verirsin?"
                    "Birçok yasayı çiğnedin. Ayrıca, zulada biriktirdiğin paralar da  işin cabası." Forsythe'ın dili
               damağına yapıştı. Nielsen'in bilmediği bir şey yoktu anlaşılan. Forsythe, adam ne derse onu yapmak
               zorundaydı.
                    "Elinden geleni yaparsan minnettar olurum," dedi sonunda.
                    -İyi."
                    Forsythe, Nielsen'in telefonun diğer  ucunda tatmin olmuş bir  şekilde gülümsediğini hayal
               edebiliyordu.
                    "Sana tavsiye. Yerinde olsam Sam Kendall'ı arardım. O görevden alınacağını duymadı galiba.
               Sen söylemezsen, ben  de söylemem.  Kendall'ın  elinde sana ödünç  verebileceği birkaç kişi vardır.
               Ayrıca, onun polisle arası nasıldır bilirsin."
                    "Mükemmel  bir fikir Doug. Sağ ol." Forsythe  FBl'ın direktör yardımcısının ona adam
               verebileceğinden pek emin değildi, ayrıca polisle arasının hiç de iyi olmadığını da biliyordu; ama bu
               hiçbir şey yapmamaktan daha iyiydi.
                    "Başka?"
                    "Vaner'ı ve kayıp herifi bulmak konusunda ciddiysen sana birini önerebilirim. Eskiden FBI adına
               çalışırdı, şimdiyse kendi adına çalışıyor. Ayrıca, bizim için de birkaç mükemmel iş yaptı. Eminim sana
               yardımı olur. Tabii kesenin ağzını açarsan."
                    "Tabii," dedi Forsythe bir yandan da plan yaparken. "Adı ne?"
                    Nielsen duraksadı. "Martin Crowe."
                    "Bildiğimiz meşhur Martin Crowe mu?"
                    "Karıyla herifi bulmak istiyor musun, istemiyor musun?"
                    "Tabii ki istiyorum, ama-"




               Saklı Kütüphane                             135                                 www.e-kitap.us
   130   131   132   133   134   135   136   137   138   139   140