Page 138 - Olasılıksız
P. 138

çocuğunu parçalayıp da ailesine göndermeden, Duane'i yakalamaktı.
                    İki saat sonra da sapığın ahşap kulübesinin kapısını kırıp Koca Baba Duane'i vurup öldürdüler.
               Silahı olduğu iddia edilse de asla bulunamadı. Ancak, tutuklamayı yapan iki ajana övgüler
               yağdırılırken, medya Crowe'u Chesterfield'in haklarını ihlal ettiği için çiğ çiğ yedi.
                    Chesterfield sıradan bir  sapık olsaydı bu olayı herhalde örtbas ederlerdi. Ama Crowe'un
               şanssızlığı, Stephan Chesterfield'in bir savcının kardeşi olmasıydı. O yüzden de adam dayak yiyince
               birinin bunun bedelini ödemesi gerekiyordu.  Chesterfield'in  kan  revan içindeki yüzünün fotoğrafları
               basına sızdırıldıktan sonra Martin Crowe'un yaptıkları hakkında manşetler attılar ve onu yasa
               koruyucuların hatalarının bir sembolü haline getiriverdiler. New York Post ona bir lakap bile taktı: 'Kara
               Karga' (soyadı  Crowe- karga anlamına geliyordu).  Bu isim de tuttu. Hemen  FBI'dan atıldı ve dava
               açıldı.
                    Sekiz ay sonra Crowe'un avukatı operasyondaki diğer tüm ajanları suçladıysa da bunu makul bir
               şüphe olduğunu göstermek için yapmıştı. Crowe alabileceği en ağır cezayı alacaktı,  yani bir devlet
               hapishanesinde 10 yıl. Ama O'Neiller onu yalnız bırakmayıp, her duruşmaya katıldılar. Hemen
               Crowe'un arkasında oturdular ve jüri ne zaman  sadist olmakla suçlanan o adama baksa, aynı
               zamanda onun kurtardığı o güzelim çocuğu da gördü. Jürinin bir karara varması üç saat aldı.
                    Suçlu değildi.
                    Bu işten kurtulmasına rağmen, davanın stresiyle hayatı da paramparça oldu. Tüm  bu tantana
               bittiğinde Crowe birden kendini  işsiz, sigortasız, parasız ve boşanmak üzere buldu. Bunlar  zaten
               yeterince kötüydü, ama Betsy'ye olanların yanında solda sıfır kalırdı. Kız zorlu bir savaş veriyordu.
               Eğer pahalı bir ilik  nakli yapılmazsa kaybedeceği bir  savaştı bu. Doktorlar henüz uyan bir ilik
               bulamamışlardı; ama bulduklarında paranın hazır olacağına yemin etmişti Crowe.
                    Bu yüzden de kiralık asker oldu. Çoğu işvereninin yasa dışı işlere karıştığının farkındaydı, ama
               bu umurunda değildi. Betsy hasta olduğu sürece tüm dini, etik ve felsefi inançlarının hiçbir önemi
               yoktu. Son birkaç aydır yasa dışı birkaç  işe karıştıysa da hiç adam öldürmemişti. Bunu asla
               yapmayacağını söylemişti kendi kendine. Ne kadar para verirlerse versinler yapmayacaktı.
                    Ama kalbinin derinliklerinde bu kuralını da  çiğneyeceğini  biliyordu, yeter  ki bunu yaparak tek
               evlâdının hayatını kurtarabilsin... Bu an meselesiydi.

                    Crowe'un ifadeden yoksun bakan  donuk gözlerinde Forsythe'ı korkutan bir  şey vardı. Adamı
               düşünürken rahatsız etmekten çekindiği için bilgisayar ekranına baktı. Crowe  ellerini birleştirip,
               çenesinin altında kavuşturdu. Çok uzun süre düşündü, sonra da başını kaldırıp emir vermeye başladı.
                    "Şehirden kaçmaya çalışacaklar. Havaalanındaki güvenlik taramasına girmeyi göze alamazlar, bu
               yüzden de ya trene  binecekler, ya da arabayla gidecekler. Eğer dün gece  ayrıldılarsa  şehirden o
               zaman hapı yuttuk; ama ayrılmadılarsa şansımız dönebilir. Penn Garı'nda ajanlarınız var mı?"
                    Forsythe bir an için ümitlendi, çünkü bu soruya olumlu bir cevap verebilecekti, Nielsen haklıydı,
               Kendall, Forsythe'ın işinden olacağından haberdar değildi, o yüzden de bu adam avına yardım etmek
               için birkaç kişilik bir ekip yollamıştı.
                    "Penn Garı'ndaki her bir platformda FBI ajanları var. Ayrıca, ana otobüs garında da tüm geçişler
               izleniyor."
                    Crowe başını salladı."Otobüslerle  zaman kaybetmeyin. Hiçbir eğitimli ajan yakayı otobüste  ele
               vermek istemez. Burada iletişimden kim sorumlu?"
                    "Grimes."
                    "Çağırın onu."
                    Forsythe, Grimes'ı ofisine çağırdı. Odaya girdiği anda Crowe ipleri eline aldı.
                    "Otobüs garındaki adamlarını çek, onları da tren garına yolla."
                    "Başka?" diye sordu Grimes.




               Saklı Kütüphane                             138                                 www.e-kitap.us
   133   134   135   136   137   138   139   140   141   142   143