Page 180 - Olasılıksız
P. 180
"Sağ olun, doydum, kum, mum, zum," dedi Jasper. Eitan, Jasper'ın bu garip alışkanlığını hiç fark
etmemiş gibi yaparak gülümsedi. "Biraz su ister misiniz? Ya da biraz şarap?" "Ben buzlu çay alırım,"
dedi Doc.
"Tabii ki," dedi Eitan Doc'un boş bardağını alarak. "Hemen dönerim."
Eitan odadan çıkarken Caine birden korktu. İri adamın koridor boyunca mutfağa doğru ilerlediğini
gördüğünde birden içinden onu durdurma isteği geçti. Ama daha derinden gelen bir ses bunu
engelledi. Daha önce bilseydi belki de olacakları engelleyebilirdi.
Ama artık çok geçti. Evrenin çarklarının dönüşünü seyredecekti.
▲
Siek-Jin parmağını dudaklarına götürdü. Kafasına büyük bir tabanca dayanmış olan Eitan korkup
olduğu yerde dondu kaldı. Siek-Jin, Eitan'a elindeki boş bardağı bırakmasını işaret etti.
Eitan'ın elleri titriyordu, ama bardağı tezgâhın üstüne koyabildi sonunda. .
Silahını Eitan'ın başından ayırmayan adam, ilk önce adamı, sonra da yeri işaret etti. Eitan
yavaşça kendinden isteneni yaptı. Yüzünden yaşlar akarken dizlerinin üzerine çöktü. Siek-Jin bıçağını
çıkardı. Tek bir hareketle Eitan'ın gırtlağını kesti. Adam boğazını tutarken garip bir ses çıktı sonra
Siek-Jin onu sırtından bıçakladı.
Bir elinde tutuğu bıçağı ve diğer elindeki tabancayı da bırakmayarak Eitan'ın düşen bedenini
tutup yavaşça yere indirdi. Bıçağını Eitan'ın gömleğine sildikten sonra Siek-Jin bunu yine yerine
koydu. Vaner'ı alt etmek bu kadar kolay olmayacaktı, o yüzden de bir eli boşta olmalıydı.
▲
Caine gözlerini kapayıp geleceği hatırlamaya çalıştı. Bu sefer, çok fazla ileriye gitmeden gözlerini
açıp, Şimdi'ye döndü.
"Kanepeyi kapının önüne çekmemiz gerek," dedi Caine zorlanarak kalkıp, "Kitaplığı da."
Hiçbir şey demeden Nava ve Jasper kanepeyi tutup taşıdılar. Doc da kitaplığı halletti. İşleri
bitince geride durup yaptıklarına baktılar. Günün son ışıkları süzülüyordu yer altındaki dairenin tavana
yakın penceresinden. Nava'nın yüzüne vurunca ışık Caine bir anda bunu daha önce de gördüğünü
düşündü.
Hemen eğilip duvardaki bir lambayı prizden çekti. Küçük ama ağırdı. Elinde sopa gibi tuttu. Bu
işini görürdü, Caine kapıya doğru dönerken içgüdülerine güvenmek istiyordu. Eğer güvenemezse o
zaman Nava'nın ölme olasılığı yüzde 97.5329'du.
"Kafasına isabet ettirebilirim."
"Dur," diye emir verdi Crowe. "Sadece menzilde tut”
“Ama-"
"Jim, ekip başı benim, benim dediğim olacak. Anlaşıldı mı?"
Tamamdır," diye hırladı Dalton. Crowe da kim oluyordu ki herkesin duyabileceğj bir frekanstan
onu böyle azarlıyordu. Rainer ve Esposito bu iş bitince bunu kesinlikle yüzüne vuracaklardı.
"Leary, yerini aldın mı?"
"Arka çıkıştayım," diyen Learynin sesi duyuldu telsizden.
"Jim, hâlâ kafasına isabet ettirebiliyor musun?"
"Evet," dedi Dalton bir yandan dürbünden Nava'nın yüzüne bakarak. Crowe'un ne dediği
Saklı Kütüphane 180 www.e-kitap.us