Page 186 - Olasılıksız
P. 186
dayanamazdı ve bağırırdı...
Forsythe birden bir ses duydu ve floresan ışıklar yandı. Kalp atışları yavaşlayınca da uzun uzun,
kesik kesik nefes aldı.
"Oldu mu?" dedi Grimes. "Geçti işte."
"Kahrolası ışıklar niye söndü ki?" diye sordu Forsythe. Kendine gelmeye başlıyordu, ama daha
tam olarak da toparlanamamıştı.
"Ağzını bozma doktor," dedi Grimes gülerek, "Beni örnek al kendine, bak ne kadar sakinim.
Neyse merak edecek bir şey yok. Heriflerin bilgisayarları elektrik sistemine nasıl bağladıklarını kontrol
ediyordum ve birkaç kabloyu kurcaladım."
"Bir daha olmasın," dedi Forsythe.
"Tamamdır. Emriniz olur-"
Grimes lafını bitiremeden Forsythe telefonu kapadı. Saatine baktı; onbirdi. Beta deneği beş
saattir yoktu ortalarda. Bir ipucu da bulamamışlardı. Forsythe şimdi artık Grimes'ın UGA'nın
bilgisayarına yerleştirdiği programdan gelecek bilgileri beklemek zorundaydı.
Saniyede altıbin telefon görüşmesini Beta deneğinin ses kaydı ile karşılaştırıyordu program.
Caine neredeyse eninde sonunda telefonu kullanacaktı, o anda da Crowe ve ekibi onu
enseleyeceklerdi. David Caine akıllıydı ve şimdiye kadar şansı da yaver gitmişti; ama bir yerde şansı
tükenecekti. Olasılık da böyle bir şeydi zaten.
▲
Caine podvaal’a girince koca bir el yapıştı omzuna. Bunun Kozlov olduğunu anlamak için başını
kaldırması gerekmiyordu.
"Nerelerdeydin Caine? Vitaly endişelenmeye başlamıştı."
"Bir yolculuğa çıktım Sergey," dedi Caine dev Rus'a doğru dönerek. "Şimdi de bir sonraki taksiti
ödemeye geldim."
Kozlov bugün adam dövmeyeceğini anlayınca üzüldü sanki. Rusça bir şeyler mırıldanıp, Caine’i
Nikolaev'in ofisine götürdü.
"Caine," dedi Nikolaev şaşırıp ayağa kalkarak. "Sergey şehirden ayrıldığını düşünmeye
başlamıştı, ama ben senin böyle bir şey yapmayacağını biliyordum."
"Tabii ki yapmam Vitaly," dedi Caine sırt çantasına uzanıp iki deste yirmilik çıkarıp masaya
koyarken. "Paran."
Nikolaev zarf açacağını kullanarak her bir tomarın üstündeki kâğıdı açtı. Parayı sallayıp, her bir
tomardan bir banknot çekip aldı. İkisine de kalemle bir işaret koyduktan sonra da ışığa tuttu. İkisinin de
sahte olmadığına emin olunca da parayı üst çekmeceye koydu.
"Bu taksit işi sandığımdan da iyi gidiyor," dedi Nikolaev. "Gelecek hafta bu sıralar görüşürüz."
"Aslında," dedi Caine. "Bu gece hesabı kapatayım diyorum."
Nikolaev kaşlarını kaldırdı. "Öyle mi? O çantada paranın geri kalanı var mı?"
"Yok ama," dedi Caine. Bir yirmilik deste daha çıkardı. "Binlik var."
Nikolaev yüzünü buruşturdu. "O zaman bana daha onbin borcun var."
"Biliyorum. Gerisini kazanmaya karar verdim." Kozlov iç geçirdi ve Nikolaev gülümsedi. Nikolaev
Rusça bir şeyler söyleyince de Kozlov güldü.
"Caine," dedi Nikolaev gülümseyerek, "belki de kumarda kaybedeceğine elindeki binliği bana
versen daha iyi olur. Son zamanlarda şansın pek yaver gitmiyor."
"Beni düşünmen çok hoş; ama yine de oynamak istiyorum," dedi Caine. "Tabii senin için bir
Saklı Kütüphane 186 www.e-kitap.us