Page 25 - Olasılıksız
P. 25
bağımlısının anlayabileceği bir açlık ve istekle uyanıyordu, ama bu duyguları bastırıyor ve bu tutkusunu
akademik çalışmalarına yöneltmeye çalışıyordu. Ders vermek ona güç kazandırmıştı. Kumar
alışkanlığından vazgeçmek için gittiği terapi gruplarından hiçbirinde hissetmediği bir şeyi hissediyordu
ders verirken; kontrol kendisindeydi.
Sonraki birkaç ay çok iyi geçti, huzurluydu, bağımlılığıyla gerçekten başa çıkabildiğini görüyordu.
Bir an için Caine bile işlerin yolunda gittiğine inanmaya başlamıştı; işte tam o anda da her şey bir anda
dağılıverdi. Hayatının tepetaklak olmaya başladığı o anı daha dün gibi hatırlayabiliyordu. Hayatını yola
koyabileceğini düşündüğü, ona iyileşme gücünü veren yerde olmuştu bunlar; Sınıfta. Sırtını tahtaya
yaslamıştı, elinde tebeşir vardı, diğer elinde de içinde kahve olan bir plastik bardak tutuyordu. Tarih
anlatıyordu, önceden hazırlanmamıştı, doğaçlama konuşuyordu.
"Evet...olasılık teorisinin nasıl doğduğunu bilen var mı?"
Sınıf sessizdi.
"Peki, size birkaç seçenek sunayım. Olasılık kuramı iki Fransız matematikçinin birbirlerine
yazdıkları mektupların sonucunda ortaya kondu. Sizce hangi konuda yazışıyorlardı: a) fizik, b) felsefe
veya c) zarlar.
Cevap veren olmadı. "Eğer beş saniye içinde biri bir cevap vermezse bu soruyu sınavda da
soracağım haberiniz olsun." Bir anda yirmi öğrenci el kaldırdı. "İşte bakın bu iyi oldu. Jerri sen bir
tahminde bulun bakalım."
"Fizik mi?"
"Hayır. Doğru cevap c'ydi, yani zarlar."
"Olasılık ilkelerini ortaya koyan Blaise Pascal 1623'de doğdu. O zamanlarda zengin ailelerin
çocukları evde eğitim görürlerdi, bu yüzden de Pascal'ı da hem babası, hem de özel öğretmenleri
eğitmişti. Ama Blaise'in babası onu çok çalıştırmak niyetinde değildi, asil oğlunun yorulması işine
gelmezdi; bu yüzden de ona dillere odaklanmasını ve matematiği fazla önemsememesini söyledi."
"Her normal çocuk gibi, matematik konusunda kendisine böyle bir kısıtlama getirilince, Pascal bu
konuya ilgi duymaya başladı. Boş zamanlarında geometri çalıştı." Birkaç öğrenci gözlerini devirince
Caine ekledi, "O zamanlar Xbox ve PS2 gibi aletler yoktu, çocukların eğlence anlayışları farklıydı."
Öğrencilerden birkaçı güldü.
"Babası Blaise'in matematik yeteneği olduğunu fark edince de, ona Öklid'in 'Elementler' başlıklı
eserini hediye etti. Yine bir hatırlatma yapma ihtiyacı duyuyorum, unutmayın ki o zamanlar televizyon
diye bir aygıt da yoktu, yani insanlar kitap denen şeyleri okumak zorundaydılar." Birkaç öğrenci
kıkırdadı. "Neyse, Blasie'in babası oğlunun Öklid'i tamamen kavrayıp hatmettiğini görünce en iyi
matematik öğretmenlerini tuttu. Bu da hayatında yaptığı en akıllıca şeydi, çünkü Pascal onyedinci
yüzyıldaki en önemli matematikçilerden biri oldu."
"Hatta bu odadaki herkesin hayatını etkileyen bir buluşu bile var. Bunun ne olduğunu bilen var
mı?"
"Abaküs mü?" diye sordu saçı uzun aklı kısa güzellik abidelerinden biri.
"Galiba Fransızları eski Çin uygarlıklarıyla karıştırdınız genç hanım," dedi Caine. "Ama yine de
doğru yoldasınız. İlk aritmetik makinesini icat etti. Bu da günümüzde hesap makinesi dediğimiz aygıtın
ilk prototipidir. Pascal çok uzun yıllar boyunca matematik ve fizik okuduysa da ölümünden birkaç yıl
önce sayılara karşı tutkusunu bir kenara bıraktı; çünkü matematiksel olarak, dine ve felsefeye
odaklanarak zamanını daha verimli bir şekilde kullanabileceğini kanıtlamıştı."
"Bunu nasıl becerdi," diye sordu arka sıralarda oturan sakallı bir öğrenci.
Saklı Kütüphane 25 www.e-kitap.us