Page 28 - Olasılıksız
P. 28
o zaman
{a)< (b) böylece...
(b) bek. değer (hedonizm) < bek. değer (dini hayat)
"Anladınız mı? Ölümden sonra insanın ruhunun yaşamasının veya her hangi bir şekilde bir hayat
olmasının olasılığı ne kadar az olursa olsun, Pascal'ın dine bağlı bir hayat yaşamasından beklediği
getiri, yine de dünyevi zevklerle hedonistik bir yaşam sürüp de sonsuza dek lanetlenmeyi göze alacağı
bir durumun getirisinden daha büyüktür."
"Pascal bunu anladığı anda da hayatının geri kalanını dine adaması gerektiği açıktı."
"Peki, siz de dindar bir hayat tarzını mı benimsiyorsunuz?" diye sordu Michael sınıfı güldürerek.
"Aslında," dedi Caine gülümseyerek, "hayır."
"Neden?"
"İki nedeni var. Birincisi bana kalırsa dünyevi zevkleri tadarak yaşanacak bir hayat insana pozitif
sonsuzluk getirir, ama dini bir hayat negatif sonsuzluktur." Birkaç öğrenci bunu alkışladı. Caine elini
kaldırdı. "İkincisi, piyangoyu neden oynuyorsam dünyevi zevkleri de aynı nedenle seviyorum: Bazen
insan 'istatistiklerin canı cehenneme' demeli ve içinden geleni yapmalı."
Herkes güldü, hatta birkaç öğrenci ıslık bile çaldı. Caine tam sınıfı bırakmak üzereydi ki elindeki
tebeşire baktı. O anda fark etti tebeşirin büyümeye başladığını.
Elinin içinde büyüdü büyüdü ve tahta bir asa gibi uzadı. Ucuna dokunmak için parmaklarını
uzatınca birden eli de büyüdü. Parmakları artık dört dolgun uzantıydı. Bir an için hareket edemedi.
Tebeşirin kendisine doğru eğildiğini sandığı anda yere fırlattı ve binbir parçaya ayrılan tebeşirin
parçaları canlı solucanlar gibi kıvranmaya başladı.
Nefes almakta zorluk çekiyordu. Kendine gelebilmek için tahtaya baktı ama bu durumu daha da
kötüleştirdi: Tahta, üstüne üstüne geliyordu. Yazdığı denklemler kurdeleler gibi uçuşuyordu.
Öğrencilerine döndü ve canlı bir şeye bakarak kendine gelebileceğini düşündü. Çok yanılmıştı. Üç
öğrencisi ellerini kaldırmıştı ve kolları dev palmiyeler gibi bedenlerinin üstünde rüzgârda savruluyordu.
O anda kokuyu aldı. Pis ve ekşi bir koku. Beynini sulandırdı, çürüyen, bozulmuş etler. Neler
olduğunu anlamaya çalıştı, ama artık çok geçti. Biri göğsüne yumruk atmış gibi hissediyordu kendini,
ciğerlerinde hava kalmamıştı sanki. Çöp kutusuna zar zor yetişti ve kusup bayıldı. Düşerken de başını
masaya çarpmıştı.
Öğrencilerinden biri, bir hastanenin nevroloji bölümünde de çalışıyordu, o yüzden de, iki ay önce
trende bayıldığında olduğu gibi, uyandığında kendini cüzdanı ağzına sıkıştırılmış bir şekilde
bulmadı. En azından bu şekilde aşağılanmamıştı. Ama o zamanlar buna şükretmesi gerektiğinin
farkına varmamıştı. Bir tek şeyden çok emindi: Yeni hayatı gözlerinin önünde yok olmuştu.
▲
Ancak üç hafta sonra sınıfa dönebilecek cesareti toparlayabildi. Bu deneyim felaketle sonuçlandı.
Ona beklentiyle bakan öğrencilerini gördüğünde aklına ilk gelen şey rüzgârda savrulan dev ellerdi.
Konuşmak için ağzını açtığında hiçbir ses çıkmadı. Caine derin bir nefes aldı ve burun delikleri
büyüyünce o korkunç kokuyu anımsadı.
"İyi misiniz hocam?"
Caine ilk sırada oturan öğrencilerden birinin sorusunu duydu, ama cevap veremiyordu. Cevap
vermek yerine sınıfın arkasına doğru koşarak merdivenleri çıktı ve ağır çelik kapılardan zar zor dışarı
Saklı Kütüphane 28 www.e-kitap.us