Page 42 - Olasılıksız
P. 42
"Yi Tae-Woo burnunu düzelttiriyor," dedi ciddi bir ifadeyle adam. "Adım Chang-Sun." Nava adamın kendi ismini
kullanmadığının farkındaydı, ama bu umrunda değildi. Tae-Woo'nun da gerçek ismi bu değildi herhalde. Önemli
olan Tae-Woo'nun kendiyle pazarlık edecek yetkisi olmasıydı.
"Cevabınız nedir?" dedi adamla havadan sudan konuşarak nazik olmanın gereksiz olduğunu düşünen Nava.
"Bakanlıktaki bilim adamlarımız verileri incelediler ve çok ilginç buldular," dedi Chang-Sun ifadesiz bir şekilde.
"Yani?"
Adam, Nava'nın bu saygısız tavrından her ne kadar rahatsız olduysa da, kadınla konuşmaya devam etti.
"Bize eksiksiz olarak veri tabanını ve Alfa deneğini teslim ettiğin anda işimiz bitecek."
"Alfa deneğini veririm diye bir şey söylemedim."
"O olmazsa anlaşma yatar," derken sanki elinden bir şey gelmezmiş gibi yaparak ellerini açıp dizlerine
koymuştu Chang-Sun.
Nava böyle bir şeyi bekliyordu zaten. İngilizlerle ve İsraillilerle de konuştuğunda aynı şeyi istemişlerdi. İki
hükümet yetkilisi de hakkında veri toplanan Alfa deneği olmadan verilerle ilgilenmiyorlardı. Ancak, iki taraf da ona 2
milyon dolardan fazlasını önermişlerdi. Bu, Nava'nın daha önce Kuzey Korelilere verdiği bilgilerden daha değerliydi.
Nava, Kuzey Korelilerin Tversky'nin dosyalarını ele geçirmeyi kendisini öldürmekten daha fazla isteyeceklerini bildiği
için, artık pazarlık edebilecek gücü olduğunun da farkındaydı.
"Fiyat bir milyon arttı," dedi Nava.
"Bu söz konusu dahi değil."
"O zaman bu konuşmaya devam etmenin bir alemi yok. Teklifiniz çok düşük." Nava sanki trenden
inecekmişçesine ayağa kalktı. Dönüp ilk defa adamın yüzüne bakınca, oturan adama tepeden
bakabilmek hoşuna gitti.
"Bunun bir açık artırma olduğunun farkında değildik."
"Her ne kadar şu anda sıkıntılı bir durumda olsam da, elimde bu kadar değerli bir mal varken bir
tek size önereceğimi düşünmüyordunuz herhalde?"
"Diğer alıcılar kim?"
"Bunun konumuzla bir alakası yok."
Chang-Sun başını salladı. "Belki de anavatanın olan Rusya'ya satmayı planlıyorsundur," dedi. Nava bunu
duyunca şaşırdıysa da duygularını belli etmemeye çalıştı; ama adam onu kapana kıstırdığının farkındaydı. "Eminim
Rusya'daki eski meslektaşların kapitalizmle içli dışlı olduğunu duyunca bununla çok ilgilenirler."
Nava nefes alıp verirken bir şey belli etmemeye çalıştı. Kendi ülkesi kimliğini tespit edememişken, Kuzey
Korelilerin bunu nasıl başardığını merak etti. Nava, Chang-Sun'a bir böcekmiş gibi baktı.
"Söylediklerinizden hiçbir şey anlamadım. Ama fiyat değişmez."
"Öyle mi?" Chang-Sun otuziki dişini göstererek gülümsedi. Porselen dişleri belli ki kapitalist bir ülkede yapılmıştı.
Adam, Nava'yı alt ettiğinin farkındaydı. Kuzey Koreliler ne yaparlarsa yapsınlar - Nava'yı öldürmek de dahil - Ruslar
Nava'yı ele geçirirlerse yapacaklarının yanında solda sıfır kalırdı.
"Beşyüzbin. Eğer istemiyorsanız eminim Güney Koreliler iyi bir fiyat verirler."
Spetsnaz ajanı Güney Kore'yi duyunca kıpkırmızı kesildi. Nava aslında blöf yapıyordu, Güney Kore'de
güvenebileceği bir bağlantısı yoktu. Ama yine de adam bu sözlerine kanıp kadının beklediği tepkiyi gösterdi. Chang-
Sun hemen başını salladı.
"Fiyatı üstlerime onaylatmam gerekecek; ama prensipte anlaştık."
"Deneği ele geçirdiğimde sizinle irtibata geçerim."
"Yani ne zaman?"
"Bu hafta içinde."
"İki gün."
Saklı Kütüphane 42 www.e-kitap.us