Page 45 - Olasılıksız
P. 45

razıydı. Şimdiyse...
                    Kanepeye oturup tabancanın yanında duran televizyon kumandasına uzandı. Birkaç dakika
               kanalları gezindikten sonra da kazanan sayıların ilan edildiği kanalı buldu 6-12-19-21-36-40 ve Şans
               Topu 18. Gina gibi sayıları yazmak zorunda değildi. Biletini çıkarıp bakmak zorunda da değildi. Bunlar
               onun sayılarıydı. Son yedi yıldır sürekli bu sayılara oynamıştı.
                    Neden 6-12-19-21-36-40+18 sayılarını seçtiğini bilemiyordu. Sayılar doğum günü falan değildi.
               Sayılar onun aklına gelmişti, zihninden geçip  durmuştu. Sanki gözlerini kapadığı anda  göz
               kapaklarının altında yanıp sönen neon ışıkları gibiydi. Hepsi bembeyaz parlıyordu, son sayı hariç, o
               da kamp ateşindeki bir kor gibi kıpkırmızıydı, Powerball Conneticut'ta oynanmaya başlayıncaya kadar
               bunların ne anlama geldiğini de anlamamıştı.
                    Sayıları ilk defa akşam on haberlerinde görmüştü - altı beyaz bir kırmızı sayı, aynen rüyasındaki
               gibi -  bunun bir rastlantı olmadığını anlamıştı. O Powerballı kazanacaktı.  İlk başlarda  şansını
               kaçırdığından korktu, belki de sayıları - o sayılar -  çıkmıştı bile. Sonra  da Eyaletlerar'ası Piyango
               Birliği'nden istettiği kitapçık gelmişti, tüm çıkan numaralar  kitapçıkta yazıyordu. Tommy sayılarının
               henüz çıkmadığını görünce rahatladı.
                    Bir sonraki gün kendini bildi bileli aklından çıkmayan sayıları oynamak için Conneticut'a gitmişti.
               Sayıları oynamak için gideceği yere varması ve geri dönmesi iki saatini almıştı, ama buna değerdi.
               Büyük ikramiye 86 milyon dolar olduğuna  göre, saat başına milyon dolar kazanacaktı. Kazanan
               sayıları açıklayacakları gece  kazanacağına o kadar emindi  ki; kaderdi bu.  O'Sullivan'daki herkese
               birer kadeh içki ısmarlamıştı o gece. Bu ona 109 dolar artı bahşişe mal olmuştu. Cebinde beş kuruş
               kalmamıştı, ama bunun bir önemi yoktu. Gecenin sonunda o kadar çok kazanacaktı ki, isterse barı
               satın alabilecekti.
                    Ama o gece haberlerde anons edilen sayılar onun sayıları değildi. Yedi sayıdan sadece ikisini
               tutturabilmişti. Tommy kazanacağından o kadar emindi ki televizyonda okunan  sayıların yanlış
               bildirildiğini düşündü. Ama bir sonraki gün gazeteyi alınca, ak saçlı spikerin  yanılmadığını anladı.
               Tommy kazanmamıştı.
                    Biraz şevki kırıldıysa da tamamen kaybolmadı. Azimle oynamaya devam edecekti, hepsi buydu.
               Bir sonraki  hafta yine trene binip sayılarını oynamaya gitti. Ama, aynen ilk  seferinde olduğu gibi,
               sadece iki tutturdu. Birkaç ay sonra daha az şevkliydi bu konuda. Sayılar her akşam yatağa yattığında
               zihninde parıldayıp durmasaydı, çoktan bırakmıştı bu işin peşini. Tommy oynamaya devam etti, hiçbir
               hafta oynamamazlık etmedi. Oynamadığı hafta sayıları çıkar diye korkuyordu.
                    Birkaç yıl sonra Tommy kazanacağını düşünmüyordu artık; ama yine de oynamayı ihmal etmedi.
               Ne zaman  sarhoş  olsa, ki son  zamanlarda sık sarhoş oluyordu, çevresindekilere günün birinde
               milyoner olacağını söylüyordu. Bekleyin de görün diyordu. Ne yazık ki o gün hiç gelmedi.
                    Günler geçtikçe işler daha da sarpa sarıyordu; daha doğrusu hiçbir şey kötüye gitmiyordu, ama
               daha iyiye gittiği de yoktu. Bu da işler kötü gidiyor demekti. Liseden mezun olalı on yıl olmuştu,
               Brooklyn'de aynı boktan dairede oturuyor, aynı boktan işe devam ediyordu. İlk başlarda böyle bir iş ve
               daire ona havalı gelmişti. Ama Tommy, onsekizinde biri için havalı olan bir şeyin, yirmisekizinde biri
               için pek de öyle olmadığını, zavallı duruma düştüğünü gördü.
                    Daha da kötüsü, kadınlar da bunu biliyorlardı. Gina gibi piliçler de. Ara sıra onunla takılmak iyiydi
               hoştu, ama Gina'nın da  ona ayrıntılı bir  şekilde anlattığı gibi,  Tommy 'uzun vadede bir kadına bir
               şeyler vaat edebilecek bir erkek' değildi. Gina'nın istediği erkek olmaya çalıştı; ama bu imkânsızdı.
               Tek iş  deneyimi Tower Müzik'te tezgâhtarlık yapmak  olan yirmisekiz yaşındaki biri bir gün  içinde
               potansiyel sahibi olamıyordu.
                    Ama bugün  her  şey değişmişti. Bugün artık ben  gelecek vaat edebilecek  biriyim. Değil mi?
               Tommy masaya doğru yürüyüp, tabancayı eline aldı. Elinde  silahı evirip çevirirken neden hâlâ
               namluyu ağzına sokup tetiği çekmek istediğini düşündü.
                    Artık kendini öldürmesi için bir neden kalmamıştı ki. Artık parası vardı ve her  şey yoluna
               girecekti... Değil mi? Nedendir bilinmez bundan pek de emin değildi. Aslında, içinde bir yerde paranın





               Saklı Kütüphane                              45                                 www.e-kitap.us
   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49   50