Page 49 - Olasılıksız
P. 49
"Özür dilerim ama..." dedi Caine neye uğradığını şaşıran hademenin elinden paspası kapıp
kovayı aldığı gibi koridordan aşağıya doğru fırlatırken. Planlasa, zamanlaması bu kadar iyi olamazdı.
Kozlov kovadan kaçınabildi, ama bunu yaparken paspas omzuna çarpınca kova devrildi. Sabunlu
sular yere dökülünce de Kozlov kaydı ve büyük bir gümbürtüyle yere yapıştı.
Caine koca asansörün içine attı kendini ve elinin altındaki ilk düğmeye bastı. Kozlov ayağa
kalkamadan kapıların kapanması için de dua ediyordu bir yandan. Kapı kapanırken Caine dev adamın
yaklaştığını gördü. Kozlov asansörü durdurmak için kolunu uzatmıştı ama çok geç kalmıştı. Metal
kapılar kapandı ve asansör yukarı çıkmaya başladı.
Caine asansör her bir katı çıkarken değişen sayılara bakıp birden kendini ne kadar aptalca bir
duruma düşürdüğünü anladı. Ne yapmaya çalışıyordu? Hastanenin içinde bir Rus mafya üyesiyle
kovalamaca mı oynuyordu? İşler nasıl böylesine çığırından çıkmıştı?
Sonra birden anladı: İlaç. Hapı yutmuştu, uyanmıştı ve sonra...ne olmuştu?
Belki şizofren olmuştu, belki de bir nöbet geçiriyordu ve Rus mafyasının peşinde olduğunu
sanıyordu. Ama bu imkânsızdı. Her şey gerçekti. Hapı almadan önce kaybetmişti Nikolaev'e parayı.
Tamam, son birkaç dakikadır her şey garipleşmişti, ama bu Caine'in kendisinin garipleştiği anlamına
gelmiyordu. Öyle değil mi?
Belki de bu bir karabasandı, ilacı alınca görmeye başladığı kötü bir rüyaydı. Hayal görmediğinden
emin olmak için kendini çimdikledi. Canı acıdı ama bu herhangi bir şeyi kanıtlıyor muydu? Belki de
canının acıdığını hayal ediyordu. Bu, sonsuz bir mantık döngüsüydü, ya da mantıksız bir döngü; hangi
açıdan baktığına bağlıydı insanın. Halüsinasyon gören, olmayan şeyleri gören biri, böyle bir anı
yaşadığından veya yaşamadığından nasıl emin olabilirdi ki?
Ya korktuğu başına geldiyse?
Ya tamamen keçileri kaçırdıysa, normalle anormal arasındaki çizgiyi geçtiyse?
Jasper'ın sözleri çınlıyordu kulaklarında. Sanki dalga geçiyordu onunla. "İnsana bir şey
oluyormuş gibi gelmiyor, her şey normalmiş gibi geliyor... İşte bu yüzden bu kadar korkutucu..."
Birden, asansör sarsılarak durunca, kapıların açılacağını belli eden zil sesi duyuldu. Bu Caine'e
bir fırın saatini hatırlattı. Kapılar açılınca Caine hiç düşünmeden onbeşinci katta indi. Bu katta hangi
hastaların yattığına dair bir levha falan yoktu. Kendi yattığı koridora benziyordu. Arkasında kalan
asansörün kapısı kapandı.
Caine başka bir asansöre binmeyi düşündü; ama sanki içinden bir ses ona bunu yapmamasını
söylüyordu. Sanki gerçekten kafasının içinde bir ses vardı. Daha değil, daha işin bitmedi. Bu,
gerçekten aklını kaçırdığını mı kanıtlıyordu acaba? Hayır. Bunu kabul edemiyordu. Bunun sadece
içgüdülerinin sesi olduğunu tekrarladı kendine. Genelde içgüdülerini dinlerdi, dinlemekle de akıllılık
ederdi. Güvenirdi içgüdülerine. Ancak, poker masasında kaybedecek bir ele onbirbin dolar yatırma
kararını da içgüdülerini dinleyerek vermişti, pek de iyi olmamıştı.
Aklından geçen tüm bu düşünceleri bir kenara itmeye çalışan Caine, boş koridor boyunca yürüdü.
Ayak sesleri sert ve soğuk zeminde çınlıyordu. İkili bir kapıya geldi. Kapının pürüzsüz kollarına el
atınca birden sanki daha önce buraya gelmiş, bunları yaşamış gibi hissetti kendini.
Her şey o kadar tanıdıktı ki. Elinin altındaki soğuk metal kol, başının üstündeki pek de parlak
olmayan floresan lamba; çevreyi sarmış olan antiseptik alkol ve ilaç kokusu. Birden çok yoğun
duygular hissetti ve kendini...neydi bu duygu? Öngörü müydü? Psişik miydi?
Birden kendine çok güvendi. Sanki elinde bir floşroyal varmış da, asla kaybedemezmiş gibi
hissetti. İkili kapıdan içeri girdi ve diğer tarafta ne olduğunu görmek istedi. Sessiz odaların önünden
geçerken sanki soğuk bir rüzgar yalıyordu yüzünü. Yaşayacağını önceden bildiği her anın tadını
çıkarmak istercesine bu soğuk havayı soludu.
Caine bu deneyimin sakinleştirici, huzurlu olduğunu düşündü. Uyuyan insanların kapılarının
önünden yürümek ve bilinçsiz zihinlerinde ne gibi rüyalar, hülyalar, karabasanlar canlandırdıklarını
Saklı Kütüphane 49 www.e-kitap.us