Page 53 - Olasılıksız
P. 53

bakıyordu.
                    "Pardon?" dedi Caine aklı karışmış bir şekilde.
                    "Üç defa erken doğum kasılmaları yaşamış ve ilk bebeğini kaybetmiş bir kadının, eşi sürekli doğu
               yakası boyunca gidip gelen bir trendeyken, evde tek başına kalması doğru mu sizce?
                    Caine hamile kadının kocasına baktı  sanki soruya cevap vermesine yardım edebilirmiş gibi.
               Adam sadece omuz silkti.
                    "Emin değilim," dedi Caine bir yandan akıllıca bir  şeyler söyleyebilmek  için aklını çalıştırmaya
               çalışarak. "Yakınlarda oturan akrabalarınız var mı?"
                    Kadın hayır anlamında başını salladı. "Philadelphia'da bir kız kardeşim var sadece."
                    "Benim de kardeşim orada oturuyor. Dünya ne kadar küçük, değil mi?" dedi Caine sanki kendi
               kendine konuşuyormuş gibi. Birden düşünmeden konuştu, "Neden gidip kardeşinizle kalmıyorsunuz?
               Bebek gelene kadar demek istedim."
                    Bunu duyan kocanın yüzünde güller açtı sanki. "Evet, hayatım bence de bu harika bir fikir. İki ay
               Nora'nın yanında kalırsın. Bebek doğunca da eve gelirsin. Herkes mutlu olur böylece."
                    Kadın birbirine kenetlediği şişmiş ellerine baktı. Sanki yalnız kalmaktan korkuyormuş gibi kendi
               ellerini tutuyordu. Birden başını salladı. “Tamam, onu ararım."
                    Adam rahatlayarak iç  geçirdi, eşini alnından  öptü ve elini  Caine'e doğru uzattı. "Çok teşekkür
               ederiz doktor bey."
                    "Rica ederim," dedi Caine. Bu garip sohbet sona erdiği için çok memnundu. "İyi şanslar size."
                    "Sağ olun," derken adam hâlâ Caine'in elini sıkıyordu.
                    Adam karısına kapıya kadar eştik ederken, kadın hâlâ ona  saat başı aramasını söylüyordu.
               Kadın adama sürekli  cep numarasını tekrarlatıyor, ezberlediğinden emin olmak istiyordu.  Böylece
               adamın aramamak için bir bahanesi olmamasını istiyordu.
                    Caine çiftin dışarı çıkmasını bekledi. Arkalarından giderse yine  kendini  bir aile  kavgasının
               ortasında bulacağından çekiniyordu.  Genç çiftin  gittiğine emin olunca da  son yirmi  adımı atarak
               hastaneden çıktı. Çıkıştan dışarı adımını attığı anda buz gibi hava iliklerine işledi.
                    Soğuktan nefret etmesine rağmen, Caine kulaklarını uyuşturan, beyaz önlüğün içine işleyen
               havanın tadını çıkardı. Kaçmıştı.
                    Her  şey yoluna girecekti. Birden kaba bir çift el yakasına yapıştı  ve Caine'i bir apartmanın
               duvarına sertçe yasladı.
                    Caine başını duvara çarpmıştı. Omuriliği bile ağrıdı. Caine daha elini bile kaldıramadan, adam bir
               kolunun altına kıstırdığı Caine'i yan taşıyarak yan sürükleyerek boş bir arsanın köşesine götürdü. Onu
               orada yere attı. Sonra da Caine'in gırtlağına yapışıp yıkık dökük bir tuğla duvara doğru itti.
                    Caine karanlıkta adamın yüzünü göremese de şivesini duyunca kim olduğunu anladı.
                    "Bay Caine," diye gürledi Kozlov. "Ben de sizi arıyordum."

























               Saklı Kütüphane                              53                                 www.e-kitap.us
   48   49   50   51   52   53   54   55   56   57   58