Page 54 - Olasılıksız
P. 54
8
Silahın sesi insanın kulağında çınlıyordu. Jasper hiç bu kadar ses çıkacağını tahmin etmemişti.
Bu sesi duyunca kardeşine saldıran adam donup kaldı. Yumruk atmak için geriye çektiği eli bir
Actionman oyuncağınınki gibi havada kaldı.
"Onu bırak." Jasper'ın sesi biraz titriyordu, ama bu umurunda değildi. Kardeşinin boğazını sıkan
adam onu yavaşça bırakarak ellerini kaldırdı. David dizlerinin üzerine kapaklandı. Çok kötü
öksürüyordu.
"İyi misin?" diye sordu Jasper.
"Sen nereden çıktın? Ne işin var burada?" diye sordu öksürmekten zar zor konuşan Caine.
"Boş ver, anlatsam inanmazsın. Herif kim?" Jasper elleri hâlâ havada olan Rus'u işaret etti.
"Sergey," dedi David ayağa kalkarken. Sesi çatlayan David Rus'un elinin kolunun yetişebileceği
bir yerde durmamaya özen gösteriyordu. "Sergey, Vitaly'ye söyle bu hafta sonuna kadar parasını
getireceğim."
"Bu Bay Nikolaev'in hiç hoşuna gitmeyecek," diye homurdandı Sergey.
"Eminim gitmeyecektir," dedi David. "Sen yine de ona söyle, tamam mı?"
Sergey sanki 'kendi mezarını kazmak istiyorsan sen bilirsin* der gibi omuz silkti.
David ondan uzaklaşarak Jasper'ın arkasına geçti. Jasper da elindeki tabancayı çevirdi ve
kabzasıyla Sergey'ln başının arkasına vurdu. Dev adam kesilmiş bir ağaç gibi öne doğru yığıldı.
"Arkadaşın kendine gelmeden tabanları yağlasak iyi olacak," dedi derin derin nefes alan Jasper.
David ilk defa kardeşine dikkatle baktı. "Sen nasıl oldu da...?"
Jasper, David'e anlatmak İstiyordu; ama kardeşinin buna hazır olmadığını biliyordu. David'in
karşısında normalmiş gibi davranmak çok önemliydi. Eğer deli gibi davranırsa, David ona güvenmezdi.
Ama Jasper için bu zor değildi; hayatının büyük bir kısmında normalmiş gibi davranmaya alışmıştı, bu
rolü nasıl oynayacağını gayet iyi biliyordu.
"Şanlısın diyelim," diye yalan söyledi Jasper. "Haydi, gel gidelim."
Jasper kardeşinin koluna yapışıp onu uzaklaştırdı. Birkaç blok yürüdüklerinde David durdu.
"Dur biraz. Nereye gidiyoruz ki?" diye sordu. "Evine."
"Oraya gidemeyiz," dedi David başını sallayarak. "Nikolaev orada beni bekliyordur."
"Hayır," dedi kendinden emin bir sesle Jasper. "Bundan nasıl emin olabilirsin ki?"
Jasper buna cevap vermedi. David'in koluna yapıştı, koşarak ve kardeşini de koşturarak ilerledi.
▲
Caine'in dairesine vardıklarında güneşin ilk ışıkları odayı aydınlatmaya başlamıştı bile.
Pencereden bakınca ufukta yeni doğan güneşi görebiliyordu. Duvar saati 06:28'i gösteriyordu. Evinde
bir tek bu saat, bir de telesekreter kalmıştı; diğer tüm elektronik aletleri almışlardı. Her şeyini
almışlardı. Nikolaev işini iyi yapmış, hiçbir şeyi atlamamıştı.
Satranç taşları yere dağılmıştı. Caine eğilip siyah bir atı aldı. Atın ağız kısmı çatlamıştı. Caine bir
şeyi kaybetmiş gibi mutsuz hissetti kendini birden. Bu satranç takımı Caine'in tek değerli eşyasıydı.
Babası altıncı yaş gününde hediye etmişti ona bunu. Babası bu garip taşları siyah beyaz zemine
yerleştirdiği ilk gün, Caine satrancın büyüsüne kapılmıştı.
"Satranç hayat gibidir David," demişti babası. "Her parçanın kendi işlevi vardır. Bazıları zayıftır,
bazıları ise güçlü. Bazıları oyunun başında işine yarar, bazılarıysa sonunda. Ama kazanmak için
Saklı Kütüphane 54 www.e-kitap.us