Page 78 - Olasılıksız
P. 78

Elliot bu iki kadını elemişti, ama Nava elemedi. Deneyimlerine göre nişanlı olmak demek insan
               başkasıyla kırıştırmayacak demek değildi, ayrıca Elliot'un lezbiyen demesiyle kadın lezbiyen
               olmuyordu.  Geri  kalan isimleri de saydı. Eiliot'a göre tanıma uyan  kimse yoktu.  Nava gitmek
               üzereyken Elliot onu durdurdu,
                    "Bekle, biri var aslında."
                    "Öyle mi?"
                    "Evet. Aslında teknik olarak o bizim laboratuvarda çalışmıyor; NYU'da öğrenci, ama son iki yıldır
               bir değişim programıyla buraya geldi. Neyse, çok ufak tefek, 1.60-1.65 boyunda, ama bence o değil
               aradığın kişi."
                    "Neden?"
                    "Bilmem," dedi Elliot omuz silkerek. "Garip de ondan. Özellikle son zamanlarda çok garipleşti.
               Mesela son birkaç haftadır sürekli beyzbol şapkası takıyor. Şapka onu rahatsız ediyor herhalde, çünkü
               hep başını kaşıyor ve  mikroskobu  kullanırken de hep düzeltmek zorunda kalıyor, ama asla
               çıkarmıyor."
                    "Başka?" dedi aklına bir anda binbir türlü olasılık gelen Nava. Kız belki saçını çok kötü kestirmişti,
               ama Nava  son zamanlarda  peydahlanmış bu  şapka tutkusunun altında başka bir  şeyin yattığından
               şüpheleniyordu.
                    "Başka pek bir şey yok, bir de kafiyeli konuşuyor."
                    Nava dondu kaldı. Tversky, Alfa deneğinde  şizofrenik belirtiler gözlemlediğini, konuşmasının
               garipleştiğini, özellikle de kafiyeli konuşmaya başladığını yazmıştı.
                    "Ne demek kafiyeli konuşuyor?" diye sordu.
                    "Son zamanlarda konuşurken  'Haydi gelin yemek yiyelim, kim, tim, yim' gibi  şeyler söylüyor.
               Garipleşti iyice,"
                    Nava'nın kalbi hızla çarpıyordu, ama bu bilgiyle ilgilenmemiş gibi yaptı. Nava kızı kaçıracağı gün
               Elllot'un Nava'nın bu kıza odaklandığını hatırlamasını istemiyordu.
                    "Bir bakalım, ama herhalde o değildir," dedi Nava. "Adı neydi?"

                                                             ▲

                    Julia aynaya bakınca korktu. Hilkat garibesi bir yabancı banyosuna girmiş gibi şaşırdı.
                    Bu benim. Artık böyle görünüyorum. Hatırladın mı?
                    Titreyen dudağını  ısırdı.  Hiçbir  zaman kendini beğenmemişti Julia, ama  solgun renkli  pek de
               düzgün olmayan  saçları hep en beğendiği özelliği olmuştu.  Şimdi saçı yoktu artık. Kel başına
               dokundu. Kısa kısa saçlar vardı,
                    Petey'nin başına çizdiği sekiz daireyi görebiliyordu. Bunlar uçların girmesi gereken yerlerdi. Her
               bir koyu mavi yuvarlağın ortasında ufak bir kırmızı iğne deliği vardı. Birine yavaşça dokundu ve canı
               acıdı. Bir gece öncesinden beri ağrıyordu. Julia, burnunu çekip, göz yaşlarına hâkim olmaya çalıştı.
               Beynindeki ses, vicdanı olarak bildiği ses, onu azarladı.
                    Sana bunu nasıl yapabiliyor?
                    -İkimizin de istemediği hiçbir şeyi yapmıyor.
                    Öyle mi? Aynaya bir  baksana! Kafanı kazımayı istedin mi? Kafa derine yuvarlaklar çizilmesini
               istedin mi?
                    -Kes artık. O beni seviyor, ben de onu seviyorum. Ayrıca, sona iyice yaklaştık-
                    Yaklaşan tek şey senin ölümün. İlaçlar seni öyle bir etkiledi ki, daha şimdiden günün yarısında
               uyuyorsun. Yemek yemiyorsun artık, bir deri bir kemik kaldın. Dur, çok geç olmadan dur. Yalvarıyorum
               sana.





               Saklı Kütüphane                              78                                 www.e-kitap.us
   73   74   75   76   77   78   79   80   81   82   83