Page 74 - Olasılıksız
P. 74
kadar test olmamıştı hiç, epileptik olduğu teşhisini koyduklarında bile bu kadar uğraşmamışlardı. Dört
MRI, üç CAT taraması, idrar örneği, kan testi. Caine neyi incelediğini sorduğunda, Peter tam olarak
cevap vermemişti; Caine de merak etmesine rağmen kurcalamamıştı bu konuyu. Onun için önemli
olan tek şey nakit olarak parasını almaktı.
Caine bir önceki gün Peter'la telefonda görüştükten sonra Nikolaev'i arayıp bir anlaşmaya
varmıştı. Vitaly ona baskı yapmaktan vazgeçmeyi kabul etmişti, Caine de yedi hafta boyunca ona
haftada ikibin dolar ödeyecekti, yani toplamda 14,000 dolar, Caine ikinci taksiti nasıl denkleştireceğini
bilemiyordu, ama Nikolaev bu endişesini bilmediği sürece sorun yoktu. Caine'in bir tek zamana ihtiyacı
vardı. Eğer yeterince zamanı olursa bir çaresini bulurdu.
Son kan testinden bir saat sonra Caine Chernobyl'e gitti, Nikolaev ve Kozlov onu bekliyorlardı.
Kozlov, Caine'e baktı. Sanki ona vurmak için bir bahane arıyor gibiydi. Caine onu görmezden gelip,
Nikolaev'e odaklandı.
"Merhaba Vitaly."
"Caine, sağlığına kavuştuğunu görmek güzel," dedi Nikolaev gülümseyerek. "Ama biraz solgun
gibisin."
"Yorucu bir gündü de," dedi Caine beş saattir test yaptırmaktan bitkin düştüğünün farkına
vararak.
Nikolaev başını salladı. Caine, adamın aslında sağlığını umursamadığını, parasını aldığı sürece
Caine ölse bile umrunda olmayacağını biliyordu. Nikolaev güçlü elini Caine'in omzuna koydu. "Arka
tarafa geçip konuşalım."
Caine, Nikolaev'in peşinden bodruma indi, dar merdivenlerden inerken başını eğdi. Kozlov da
arkasındaydı. Podvaal'a girdiklerinde ışıksız loş ortama alışmak için Caine birkaç kere gözlerini
kırpıştırdı. Köşede bir masada bir oyun dönüyordu. Genelde müdavimler vardı. Onları başıyla
selamlayınca oyuna girmemiş olan birkaç kişi de ona selam verdi.
Caine, Nikolaev'in dar ofisine girdi. İçerideki kanepe, ufak masa ve sandalye küçük odayı
doldurmuştu. Sigara yanıklarından delik deşik olan kanepeye oturdu Caine. Nikolaev masanın
arkasına geçti. Kozlov ayakta kalıp sırtını duvara yasladı. Sanki binayı ayakta tutuyordu.
Kendisine bir şey söylenmeden Caine bir tomar para çıkardı ve yirmi tane yüz dolarlık saydı.
Nikolaev paralardan birini eline aldı, ışığa tuttu, sahte olmadığına emin olduğunda da tomarı toparladı
ve ceketinin cebine koydu.
"Elektronik eşyalarını aldığımız için özür dilerim," dedi Nikolaev, "ama iş iştir."
"Tabii ki," dedi Caine sanki birinin televizyonunu, videosunu ve müzik setini çalmak çok
normalmiş gibi.
Nikolaev ellerini masaya koyup ileri doğru eğildi. "Bana borcunu ödemek için parayı nereden
buluyorsun? Soruyorum, çünkü bu ilk taksit daha ve son taksit olmasını da istemem."
Caine ayağa kalkarken gülümsedi, hiçbir şeyi ele vermeye niyetli değildi. "Merak etme, her şeyi
halledeceğim."
Nikolaev başını salladı. Caine adamın kendine inanmadığının farkındaydı, ama bunun bir önemi
yoktu. Caine ya bir hafta içinde ikibin dolar daha bulacaktı, ya da Kozlov kolunu kıracaktı. Bu kadar
basitti her şey. Nikolaev ayağa kalkarak Caine'in elini sıktı. Biraz fazla sıkıyordu sanki. Gözlerinde
soğuk ve acımasız bir ifade vardı.
"Öğle yemeğine kalmak ister misin? Bizim ikramımız olur."
"Sağ ol, yedim ben," dedi Caine, Hayatta son isteyeceği şey Nikolaev'in yanında gerektiğinden bir
saniye fazla kalmaktı. "Gelecek sefere yeriz yemeği."
"Olur," dedi Nikolaev, "gelecek sefere."
Saklı Kütüphane 74 www.e-kitap.us