Page 220 - Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımıza İsnat Edilen Suçlamalar ve Cevapları
P. 220

SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZA İSNAT EDİLEN SUÇLAMALAR VE CEVAPLARI

               rekmektedir. Hatta doktrinde, “devam kararı, tutuklama kararından daha kuvvetli gerekçelere da-
               yanmalıdır. Tutuklama sebeplerinin halen devam etmekte olduğu inandırıcı bir biçimde açıklan-
                                     11
               malıdır” denilmektedir .
                  Başka bir örnekte AİHM’nin Mitap & Müftüoğlu / Türkiye kararında; tutukluluk halinin deva-
               mına ilişkin olarak verilen kararların gerekçelerinin salıverilene kadar değiştirilmeksizin
               yinelendiği, bunun yeterli bir gerekçe olmadığı gibi makul süre şartının da ihlal edildiği kabul
               edilmiştir.


                  e)Sulh Ceza Hakimliklerinin verdiği tutuklama kararlarında gerekçe olarak CMK 100 ve devamı
               maddelerinde yer alan hususlar matbu olarak gösterilmektedir. Ancak ne var ki, hakimliklerce ve-
               rilen bu matbu ve gerekçesiz kararlar, Anayasa m. 141 anlamında bir gerekçeli karar özelliği

               taşımamaktadır.

                  Oysaki söz konusu kararlarda yukarıda da bahsettiğimiz gibi isnat edilen suç/suçlar ile bu suç-
               ların işlendiği yönünde kuvvetli suç şüphesini oluşturan delillerin neler olduğu açıklanarak, tutuk-
               lama sebeplerinin somutlaştırılması gerekmektedir. En ağır koruma tedbiri olan tutuklama tedbiri
               uygulanırken tüm şartlarının tek tek titizlikle incelenmesinin ve bu tedbire son çare olarak başvu-
               rulması gerektiği hususlarının izahtan vareste olduğu çok açıktır. Ancak soruşturma kapsamında
               verilen tutukluluk, tutukluluk devamı, tutukluluk devamına itiraz ve tahliye talepleri incelendiği
               takdirde AİHM’nin istediği “özenli inceleme” ilkesine uyulmadığı görülecektir.

                  f) Hiç şüphesiz ki, tutuklama tedbiri en son başvurulacak bir tedbir yolu olup kişi hürriyetinin
               korunabilmesi bakımından CMK’da adli kontrol tedbirleri düzenlenmiştir. CMK. 101. Maddesi“tu-
               tuklama kararlarında adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukuki ve fiili neden-
               lere yer verilir” hükmüne amirdir.


                  Yani tutuklama kararlarında adli kontrol hükümlerinin neden yetersiz kalacağının hukuki ve
               fiili nedenlerinin yer verilmesiyasada zorunluluk olarak belirtilerek matbu ve boş gerekçelerle
               tutuklama kararı verilmesinin önüne geçilmek istenmiştir.

                  Kanunun açık hükmüne rağmen soruşturma kapsamında hiçbir tutukluluk ve devam kararın-
               da adli kontrol tedbirinin neden yetersiz kalacağı somutlaştırılarak açıklanmamıştır. AİHM, adli
               kontrolün neden yetersiz kalacağını somut bulgulara dayalı olarak göstermeyen tutukluluk karar-
               larının sözleşmenin 5/3. fıkrasının ihlali olarak kabul etmektedir. (Demirel/Türkiye,18623/03,
               07.07.2009)

                  Sonuç itibariyle; tutukluluğun devamı kararlarında yer alan “suçun vasıf ve mahiyeti” şeklinde-
               ki matbu, şablon ifade, bir gerekçe değildir. Kaldı ki AYM ve AİHM kararları da bu yöndedir. Hangi
               şüpheli hakkında hangi suç isnadının bulunduğu ve  hangi gerekçelerle adli kontrol tedbiri değil
               de tutuklama kararı verilmesi gerektiğinin açıklanması gerekmektedir ki kişiler de etkin savunma
               haklarını ve itiraz haklarını kullanabilsinler. Söz konusu kararları sadece bu yönüyle bile AİHM
               içtihatlarına, usul ve yasalara aykırıdır.




                  11  Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, “Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku”, Beta Yayın-
               ları, 15. Basım, İstanbul, s: 774.
                                                          220
   215   216   217   218   219   220   221   222   223   224   225