Page 162 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 162

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI




                           Peygamberimiz (sav) dönemindeki münafıkların bu aşağılık ve bencil ahlakla-
                       rını ortaya koyan bir başka tavırları da, “Evimiz açıktır” diyerek Allah yolunda

                       mücadele etmekten kaçmak istemeleridir. Kuran’da münafıkların bu samimiyetsiz-
                       likleri şöyle haber verilmiştir:

                           ... Onlardan bir topluluk da: "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden
                           izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.
                           (Ahzab Suresi, 13)

                           Münafıklar “Evimiz açıkta” diyerek kendilerince bencilliklerini gizleyebile-
                       cekleri bir bahane oluşturmaya çalışmışlardır. Nitekim günümüzde de münafıklar

                       aynı sinsi ve samimiyetsiz taktiği izleyerek “Evimizle, ailemizle, çocuklarımızla il-
                       gilenmezsek hepsi mağdur olur. Geride zor durumda kalacak bir ailem olmasa,
                       elbette ki ben de sizinle birlikte mücadeleye katılırdım” gibi mazeretler öne sürerek

                       yalan söylerler.
                           İşte bunlar, münafıkların ahlaksızlığını birçok açıdan ortaya koyan çok yönlü
                       yalanlardır. Öncelikle ayette de bildirildiği gibi, aslında Peygamberimiz (sav) döne-

                       minde yaşamış olan bu insanların “Evleri açık değildir.” Dolayısıyla eğer bu mü-
                       nafıklar, Peygamberimiz (sav) ile birlikte mücadeleye katılacak olsalardı, geride
                       kalan aileleri açısından hiçbir mağduriyet oluşmayacaktı. Savaşa katılmaktan kaçmak

                       istemeleri, yalnızca egoist ve şeytani bir ahlaka sahip olmalarından kaynaklanıyordu.
                       Kaldı ki, eğer bir insanın evi gerçekten açıkta olsaydı bile, bir yanda yüzlerce Müs-

                       lümanın, mazlum insanın korunması gereken bir zulüm ortamı varken, samimi
                       vicdan sahibi bir kişinin önceliği asla kendi evi, işi, okulu, ticareti, ailesi olmazdı.
                       Elbette ki bir Müslüman ailesini, işini ya da sahip olduğu imkanlarını korumak

                       için Allah’ın bildirdiği tüm gerekli tedbirleri alırdı. Ancak onlarca Müslümanın
                       şehit edilip yaralandığı, kadınların işkence gördüğü, çocukların evlerinden sürüldüğü

                       bir ortamda, Müslüman önce var gücüyle onları korumak için gayret ederdi.
                           Ayrıca şu da bir gerçektir ki, münafık karakterli bir insan, ailesini veya çocuk-
                       larını gerçekten sevip değer verdiği ve onları korumak istediği için “Evim açıkta”

                       mantığını mazeret olarak öne sürmez. Münafık kendi çocuğuna, kardeşine, annesine
                       ve babasına dahi, onları yalnızca ‘bir gün kullanacağı, üzerinden menfaat sağla-
                       yacağı ve kendine baktıracağı’ için koruyucu davranır. Dolayısıyla ailesi ve çocukları

                       için ‘sözde endişe ediyormuş gibi’ göründüğünde, aslında sadece ‘kendi geleceği’
                       için tasalanmaktadır. Eğer ailesinden bir menfaati olmayacağından emin hale gelirse,
                       işte o zaman artık onlar için en küçük bir iyiliği dahi yapmayacaktır.

                           İşte Peygamberimiz (sav) döneminde de, günümüzde de, münafıkların ahlakı,
                       şeytandan aldıkları ortak ilhamlarla hiçbir değişiklik göstermeksizin tıpatıp aynıdır.

                           Ancak unutmamak gerekir ki, her münafık alameti, Müslümanların, içlerin-




           160
   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166   167