Page 164 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 164
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
bahane bularak ayetlerin okunduğu ortamdan uzaklaşmak olur. Ancak bir yandan
da, bu sinsi kaçışlarına inandırıcı bir kılıf bulmaya çalışırlar. Kimi zaman 'başka bir
odaya geçip, sanki başka bir işleri olduğu için anlatılanları mecburen dinleyemiyor
gibi' davranırlar. Başka bir zaman, 'uykusuz ya da yorgun oldukları' şeklinde bir
bahaneyle o ortamdan dışarı çıkarlar. Bazen de 'acil yetiştirmeleri gereken bir işleri
varmış gibi' yaparlar.
Bu sinsi ruhlu insanların, Kuran ayetlerinin, güzel ahlakın anlatıldığı ortamlardan
kaçabilmek için Müslümanlara karşı kullandıkları bir de 'psikolojik mücadele etme
yöntemleri' vardır. İşte münafıklar bu yöntemlerini uygularken, 'konuşmalarından
ziyade, gözlerini ve seslerini' devreye sokarlar. Örneğin kendilerine güzel bir üslupla
öğüt verilen ortamda kalır, ama kendilerince 'anlatılanları önemsemediklerini',
'dinlemediklerini' ya da 'duyduklarından etkilenmediklerini' sinsi yöntemlerle
ifade etmeye çalışırlar. 'Pis ve hain bakışlarıyla, surat asarak, yüzlerini ekşitip,
agresif bir ifade vererek, kaşlarını çatarak, ağızlarını aşağı bırakıp boş ve anlamsız
bakarak, anlatılanları onaylamayarak, sadece hedef aldıkları kişinin duyacağı
kadar kısık bir sesle, onun anlattığının tam aksi yorumlar' yaparak -kendi zayıf
akıllarınca- anlatılanlardan etkilenmediklerini Müslümanlara belli etmek isterler.
Allah Kuran'da "… Aralarında Allah'ın Kitabı hükmetsin diye çağrılıyorlar
da, onlardan bir bölümü yüz çeviriyor. Onlar, işte böyle arka dönenlerdir." (Al-i
İmran Suresi, 23) şeklinde bildirmiştir. Demek ki münafıklar Müslümanca yaşamaları,
Kuran ile düşünmeleri için inananlardan çok fazla teşvik göreceklerdir. Ancak bü-
yüklük hırsı içinde oldukları için bu tavsiyeler ağırlarına gidecek ve bunu da hare-
ketleriyle ve konuşmalarıyla açıkça Müslümanlara belli edeceklerdir.
Allah, bir ayette, bulundukları ortamlarda Kuran ayetleri okunduğunda ya da
bu ayetler doğrultusunda kendilerine öğüt verildiğinde münafıkların 'kendilerine
verilen öğütleri dinlemeye katlanamadıklarını' haber vermiştir:
Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kuran'ı) dinle-
meye katlanamazlardı. (Kehf Suresi, 101)
Çünkü Kuran ayetleri münafığa 'adeta yakıcı bir ateş' etkisi yapar. Ayetin Rah-
mani anlatımı, münafığın şeytani dünyasını manen kavurur, yakar. Ayetlerde mü-
nafıklığın sırlarının Müslümanlara anlatılmış olması, münafıkların tüm oyunlarının,
planlarının ve taktiklerinin deşifre olmasına vesile olur. Her an gerçek yüzlerini
ortaya koyan bir ayetle ya da ayeti açıklayan bir anlatımla yüzleşeceğini bilme
korkusu, münafığın gözlerine tedirgin, hain, karanlık ve ürkütücü bir ifadenin
yerleşmesine neden olur. Kuran'da münafıkların bu hali şöyle haber verilmiştir:
O inkar edenler, zikri (Kur'an'ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devi-
receklerdi... (Kalem Suresi, 51)
162