Page 167 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 167

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)




                     Bu şeytani cesaretle, münafığın nefreti, kini ağzından taşmaya başlar. Dikkat

                 çekici olan ise, münafığın kendisine iyi davranıldığında, istediği her şey yapıldığında
                 ve nefsine hoş gelecek konuşmalar, övgüler duyduğunda dengeli tavırlar gösterirken,

                 öğüt ya da eleştiriyle karşılaştığında, 'ikinci bir kişiliğe geçmesi ve saldırganlaş-
                 ması'dır. Özellikle de bir çıkar elde etmek istediği zaman, sanki dünyanın en den-
                 geli, en makul, en güzel sözlü, güzel huylu insanı gibi davranırken; nefsine doku-

                 nan bir durum ile karşılaştığında ruhundaki şeytani deliliğin tüm şiddetiyle
                 ortaya çıkmasıdır. Öyle bir durumda, elde etmek istediği menfaatleri için samimi-

                 yetsizce sevgi sözcükleriyle, nezaketle konuşan münafık, kendisine iyiliği için bir
                 hatırlatma yapıldığında, 'gözleriyle ve ağzıyla kin kusan şeytani bir mahluğa' dö-

                 nüşür. İşte münafığın asıl yüzü ve gerçek kişiliği, bu kinlendiği anda ortaya çıkan
                 halidir.

                     Münafığın Müslümanın eleştirilerinden kurtulmak için bu şekilde çirkefçe
                 yöntemlerle karşı atağa geçmesinin nedenlerinden biri, toplumda pek çok insanın,
                 karşı atak yapıldığında genelde hemen 'pasifize olduğunu' bilmesidir. Karşı atak

                 genelde insanların moralini bozar ve kendilerini suçlu gibi görüp savunma ruhuna
                 geçmelerine neden olur. İşte münafık da, bu insani zaafı bilerek Müslümanlara yö-

                 nelik, 'karşı atak yöntemini' kullanmaya çalışır. Amacı kendisine verilen öğüt ve
                 tavsiyelerden kurtulmak ve bu sözleri etkisiz kılabilmektir. Dikkati kendi üzerinden

                 uzaklaştırmak, konuşulan konuyu unutturup başka bir konu üzerinde yoğunlaşıl-
                 masını sağlamak ister. Kendisine bir hatırlatma yapılırken, başkalarını hedef gösterip

                 kendince 'asıl onların çeşitli hataları kusurları olduğu' yönünde suçlamalar yaptı-
                 ğında, doğal olarak bu kişiler, söylenenlerin doğru olmadığını açıklayacaklar ve
                 böylece konu değişmiş olacaktır. Dolayısıyla, kendi kusurlarından bahsedilirken,

                 münafık bir anda konuyu karşısındaki insanların hatalarına çekerek, kendini
                 kurtarmış ve tam tersine onları odak noktası haline getirmiş olacaktır.

                     İşte bu çok ince ve şeytani bir münafık taktiğidir. Bir anda Müslümanları
                 kendi konusunun dışına çıkaracak ve onları başka bir mecraya doğru çekecektir.

                 Örneğin konu münafığın züppe üslubuyken, o bir anda kalkıp karşısındaki Müslü-
                 manın on gün önce söylediği bir sözü değiştirip, yalanlarla süsleyip "Sen o gün

                 neden bana öyle demiştin?" diye bir konu atar ortaya. İşte karşısındaki Müslüman
                 onun bu sorusuna cevap vermeye kalktığı anda da, münafığın oyunu başlamış olur.
                 Bu soru cevaplanırken, bunun gibi yeni bir suçlama atağına daha geçer. Giderek

                 ana konudan uzaklaşılmasını ve asıl anlatılmak istenenlerin unutulmasını sağlamaya
                 çalışır.







                                                                                                             165
   162   163   164   165   166   167   168   169   170   171   172