Page 179 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 179

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)




                 açabileceğini düşünür. Bu hedefine ulaşabilmenin en kısa ve etkili yollarından birinin
                 de, kendince 'Müslümanlara iftira atmak' olduğuna inanır.

                     Münafığın hemen her sözünde 'açık ya da gizli bir mağduriyet iması' vardır. Bu
                 sözde mağduriyeti delillendirmek için de, bol bol yalan söyler ve Müslümanlara iftira

                 atar. İzlediği bu yol da elbette ki sinsi planın bir parçasıdır. İftira atarak hem öfke
                 duyduğu Müslümanları karalamak, hem de kendini 'mağdur ve masum' göstererek

                 yüceltmeyi hedefler. Kendince Müslümanlara duyulan güveni ve onların sözlerine
                 karşı duyulan inancı sarsacak, kendisine karşı duyulan güven ve itibarı ise güçlendi-

                 recektir.
                     Ancak münafık iftirayı, elinde hiçbir delil olmaksızın gelişigüzel bir şekilde gün-
                 deme getirmez. Şeytandan aldığı ilhamlarla önce konuyu sinsice planlar ve zeminini

                 güçlendirir. Atacağı iftiranın bir altyapısı olabilmesi için, olayları, olmasını istediği
                 şekle, yani atacağı iftiraya benzer hale getirebilmek için özel olarak yönlendirir.

                 Sonrasında yeri geldiğinde, atacağı iftira için geçmişe yönelik sunabileceği sahte
                 deliller oluşturur. İşte zaman içerisinde tüm bu altyapıyı güçlendirdikten sonra,

                 planını uygulamaya başlar.
                     Münafık, iftira atarken kullandığı konuları da çok özenle seçer. Genellikle 'if-

                 tiraları, onun samimiyetine, iyi niyetine, gösterdiği çabaya rağmen, Müslümanların
                 anlayışsızlığı, kötü ahlakı, yalan söylemeleri, kötü davranmaları, adaletsizlik yap-
                 maları, iftira atmaları, kasti olarak onu dışlamaları gibi', 'kendisini yüceltmeyi

                 Müslümanları ise kötülemeyi' amaçlayan mantıklar üzerine kuruludur. Bu iftiralarda
                 Müslümanlar hep neredeyse dünyanın en kötü insanlarıdır. Ve özellikle de ona

                 karşı çok çirkin tavırlar sergiliyorlardır. Münafık ise tüm bu iftiralarda hep iyi niyetle
                 çabalayan, ancak hep hakkında yanlış teşhisler konulan, yanlış anlaşılan, iyilikten
                 başka bir isteği olmayan masum ve mağdur kişi konumundadır. Ancak tüm bunlar

                 tam şeytanın ahlakına uygun olarak 'kurgulanmış yalanlar'dan ibarettir. Zira münafık
                 her eyleminde olduğu gibi, bu planını uygularken de doğrudan şeytan ile ittifak ha-

                 lindedir. Allah Kuran'da şeytanların işbirliği yapacakları kimselerin 'gerçeği ters yüz
                 eden', 'günaha düşkün' ve 'yalancı' insanlar olduklarını bildirmiştir. İşte bu özelliklerle

                 de, tam da 'münafığın ahlaksızlığı' tarif edilmiştir:
                     Şeytanların kimlere inmekte olduklarını size haber vereyim mi? Onlar, 'gerçeği

                     ters yüz eden,' günaha düşkün olan her yalancıya inerler. (Şuara Suresi, 221-222)
                     Münafıkların Müslümanlara iftira atma yöntemlerine sayısız örnek vermek müm-

                 kündür. Örneğin 'münafığın en istemeyeceği şeylerden biri İslam'a ve Müslümanlara
                 fayda sağlayacak çalışmalar yapmaktır'. Ancak Müslümanlar gece gündüz tebliğ ça-

                 lışmaları yaparken, kendisinin bu çalışmalara hiçdbir katkıda bulunmaması dikkat




                                                                                                             177
   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183   184