Page 177 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 177
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
bir akla ve vicdana sahip olmadığını hemen anlar ve buna göre tedbirlerini alırlar.
Münafık ise anlaşıldığının farkında değildir, bu yüzden de pervasızca yalanlarına de-
vam eder.
MÜNAFIK, YALANI MÜSLÜMANLARA KARŞI MÜCADELE Ç N KULLANIR
Allah bir Kuran ayetinde "... Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla
baş başa bırak." (Enam Suresi, 112) sözleriyle münafıkların 'yalan söyleme' özellik-
lerini Müslümanlara bildirmiştir.
Bir başka ayette de yine Allah münafıkların bu bozuk ahlakını "... Onlar, gerçekten
yalancıdırlar." (Haşr Suresi, 11) sözleriyle haber vermiştir. İşte münafık, Müslüman-
ların yanında olduğu süre boyunca yaptığı gizli faaliyetlerini ve sahtekarlıklarını giz-
leyebilmek için pek çok yalan söyler. Sonra da her söylediği yalanın üstünü örtebilmek
için yeni yeni yalanlara ihtiyaç duyar. Bunun sonucunda da sabahtan akşama kadar
nefes almadan, hayasızca ve hiç utanmadan, Müslümanların gözlerinin içine baka
baka, sürekli yalan söyler.
Bu yalanları söylerken münafığın dikkat çeken bir başka yönü ise, 'yalan konu-
şurken en ufak bir utanma, sıkılma ya da yüzünde bir kızarma olmaması'dır. Son
derece 'yüzsüz ve haysiyetsiz bir şekilde', 'yalan olduğu herkes tarafından bilinen
çok bariz bir konuda', hiç rahatsız olmadan saatlerce yalana dayalı konuşmalar ya-
pabilir.
Münafığın yalanlarında göze çarpan diğer bir özellik ise, 'çok ahmakça yalan
söylemesi'dir. Zira inkar eden insanlar arasında bazı kimseler vardır; onlar da yanlış
bir tavır olarak yalan söylerler. Ama kendilerince yine de 'zekice yalanlar' söylemeye
çalışırlar. Arkalarında aksini ispatlayacak bir delil bırakmazlar ve konuşmalarının
yalan olduğu da ancak çok zor tespitlerden sonra anlaşılır.
Ancak münafık böyle değildir. Münafığın tüm yalanları çok 'ahmakça', 'yalan
olduğu kolaylıkla ispatlanabilen' 'akılsızca mantıklara dayalı'dır. Biraz önce söylediği
bir şeyi unutur, bir an sonra onu inkar eder. Önce "Ben bugün buraya hiç gitmedim"
der, konuşmasının bir başka yerinde ise, "Yok ben bugün bütün gün buradaydım"
der. "Az önce böyle demiştin ama" diye hatırlatıldığında, "Yok ben öyle demedim,
nereden çıkardın, sana öyle geliyor" der. Sonra da "Sen durduk yere bana iftira
atıp, beni yalancılıkla suçluyorsun" diye çirkeflik yapmaya ve karşı tarafı suçlu çı-
karmaya çalışır.
İşte münafığın bu 'abartılı akılsızlığı' ve 'yalanlarındaki ahmakça ve acemice
teknikler', Allah'ın Müslümanlara olan bir desteği ve koruması, münafığa ise sami-
miyetsizliğinden dolayı isabet eden bir 'beladır'. Böylelikle Müslümanlar her yalanında
münafığı kolaylıkla fark edebilir ve tedbirlerini alırlar.
175