Page 174 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 174

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       seler, "Bana tembel mi diyorsunuz?" diyerek huzursuzluk çıkarır. Kendisine bakan
                       birini görse, "Beni izliyor, hareketlerimi gözlüyor" diye söylenmeye başlar. Kendisine
                       bakmayan birini görse, "Gözünü benden özellikle kaçırıyor, görmezden geliyor"

                       deyip sevilmediği, ilgi görmediği, umursanmadığı gibi iftiralarla 'sahte mağduriyet
                       konuşmaları' yapar. Müslümanlar israf etmemenin önemini anlatsa, "Benim ye-

                       diklerimde gözleri var, yediklerimi, içtiklerimi sayıyorlar" der.  Yanındaki Müs-
                       lüman kalkıp bir yere gidecek olsa, "Benden uzaklaşmaya çalışıyor, yanımda otur-
                       mak istemiyor" gibi sözlerle sorun çıkarır.

                           İşte münafığın hayatının her anı bu tip kuşkular, sanrılar ve paranoyak dü-
                       şüncelerle geçer. Bu korku dolu ruh hali münafığın zamanla sinirlerinin şiddetli

                       şekilde bozulmasına; 'agresif, saldırgan, çirkef tavırlar geliştirmesine' neden olur.
                       Bu nedenle münafıkların ortak özelliklerinden biri de 'yaygaracı, kavgacı, saldırgan
                       olmaları'dır.

                           Münafıkların bu şüpheci ve paranoyak tavırları, en çok da güzel ahlaklarıyla
                       Müslümanlara manevi lider, yol gösterici olan takva Müslümanların yanında yo-
                       ğunlaşır. Çünkü münafığın en kuşkulandığı insanlar hep en akıllı, en imanlı, en

                       takva gördüğü Müslümanlardır. Yani 'kendisini fark edip münafık olduğunu teşhis
                       etme ihtimali en yüksek olan insanlar'dır. Örneğin Peygamberimiz (sav)'in döne-
                       minde münafıklar 'Resulullah (sav)'in her sözünü, her öğüdünü kuşkuyla karşılar,

                       bu yüzden de saldırgan ve çirkef bir tavır gösterirlerdi'. Çünkü Peygamberimiz
                       (sav)'in çok üstün bir akla sahip olduğunu, yapılan bir samimiyetsizliği ve hainliği

                       çok iyi fark edebileceğini bilirler ve bundan dolayı da çok korkarlardı. Peygambe-
                       rimiz (sav)'in insanları teşhis edebilme gücü, aklı ve zekası münafıkların adeta
                       korkulu rüyasıydı. Ayrıca Allah, münafıkların Peygamberimiz (sav)'e 'kalplerindeki

                       hainliği haber verecek ve onların pisliklerini deşifre edecek bir sure indirilme-
                       sinden korktuklarını' da bir ayette şöyle bildirmiştir.

                           Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir surenin aleyhlerinde
                           indirilmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin. Şüphesiz, Allah kaçınmakta ol-
                           duklarınızı açığa çıkarandır." (Tevbe Suresi, 64)

                           Ayetten de açıkça anlaşılacağı gibi münafıklar, Peygamber Efendimiz (sav)'in,
                       Allah'ın vahyi ve yardımıyla, kendi yaptıklarını öğrenebileceğinden müthiş korkuyor

                       ve bunun tedirginliğini yaşıyorlardı. Elbette ki, bu Allah'a ve Peygamber (sav)'in
                       vahiy aldığına inanmalarından kaynaklanmıyordu. Ama Peygamber (sav)'in bir şe-
                       kilde onların samimiyetsizliğini görüp bunu açıklayabileceğini düşünüyorlardı. Bu

                       nedenle saldırganlıkları iyice artıyor ve Peygamber Efendimiz (sav)'in her öğüdünü,
                       her sözünü, her tavsiyesini aleyhlerine yorumluyor ve kuşkuyla karşılıyorlardı.





           172
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179