Page 173 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 173
ad nan o k t ar (haru n y ahy a)
fırsatta kendi kovuklarına, yani kendi yalnız dünyalarına çekilir ve korku dolu bir
bekleyiş içine girerler. Karanlığa siner ve fark edilmemeyi umarlar.
İşte münafığın ruh hali de böyledir. Çünkü münafık sürekli suç işleyen, işlediği
suçu örtbas edebilmek için yalan söyleyen, hasta bir ruha sahiptir. Hayatı boyunca
hep hainlik yapar ve hep sinsi planlar kurar. Bu nedenle üzerinde her an bu durumun
getirdiği yakalanma ve fark edilme korkusu vardır.
Münafığın fark edilmekten bu kadar korkmasının sebebi, tam bir 'dünya aşığı
olması', yani 'dünyaya şiddetli bağlılığı'dır. Bir münafık için en büyük felaket,
'küçük düşmesi, itibar kaybetmesi, işlediği suçların ortaya çıkıp aşağılanması'dır.
Münafık küçük düşmekten çok şiddetli şekilde korkar. En ufak bir yalanının veya
hainliğinin ortaya çıkması ihtimali, etinden et kopartılıyormuşçasına canını yakar.
İtibarının zedelenmesi ihtimali ona dehşet verici gelir. Allah'tan korkmaz, ama
insanlardan ölesiye korkar.
Öte yandan münafığın ruhunda yaşadığı azap dolu bu korkunun çapı, diğer
suçlu insanlara göre kat kat daha fazladır. Çünkü münafık aralıksız suç işler ve ara-
lıksız yalan söyler. Müslümanlarla birlikte yaşadığı her gün ve günün her saati
ayrı bir hainlik yapar. Hırsızlık yapar, iftira atar, tuzak kurar, küfürle işbirliği
yapar, casusluk yapar. Dolayısıyla işlediği her suç ondaki korku duygusunun de-
rinliğini bir kat daha artırır. Zamanla bu durum öyle bir hale gelir ki, ruhu korku-
nun ve kuşkunun şiddetiyle sarsılmaya, şiddetli gelgitler yaşamaya başlar.
Allah münafıkların bu 'paranoyak ruh halini' bir ayette "her çağrıyı kendi
aleyhlerinde sanırlar" sözleriyle açıklamıştır:
... Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden on-
lardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun
Suresi, 4)
Allah bu ayet ile Müslümanlara, münafığın en zayıf noktalarından birini de-
şifre etmiştir. Münafık, 'etrafındaki her konuşmayı, her hareketi, her oluşan du-
rumu, yakalanma korkusu nedeniyle kendi aleyhine zanneder'. En ufak bir hare-
ketten, en ufak bir kıpırtıdan, en ufak bir sözden müthiş şüphelenir ve tedirgin
olur. Sürekli işlediği suçların fark edilmesi kuşkusu içini kemirir.
Müslümanlar kendi aralarında sohbet ettiklerinde münafık hemen kulak ka-
bartıp kendisiyle ilgili birşey konuşulup konuşulmadığını kontrol eder. Alakasız
bir konudan kendisine pay çıkartıp, "Benim hakkımda mı konuşuyorsunuz?" diye
yaygara yapar. Müslümanlar dürüst olmanın öneminden bahsetseler, sürekli yalan
söylemesinin getirdiği suçluluk duygusuyla, "Beni mi ima ediyorlar?", "Bana yalancı
diyorlar" diye ortaya çıkar. Müslümanlar çalışkan olmanın gerekliliğinden bahset-
171