Page 180 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 180
M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI
çekmesin diye, bu konuda kendini temize çıkarmak zorundadır. İşte bunun için he-
men etrafını suçlar ve Müslümanlara iftira atar. "Ben İslam'a çok hizmet etmek isti-
yorum ama onlar benimle ortak çalışma yapmak istemiyorlar, bana bir faaliyet
vermiyorlar, benim yardımımı istemiyorlar ya da çalışmalarıma engel oluyorlar"
gibi bahanelerle ortaya çıkar.
Oysaki elinin altında İslam'a faydalı olabileceği, Müslümanlara yardım edebi-
leceği çok fazla imkanı vardır. Ayrıca her "Ben de bir faaliyet yapmak, size yardımcı
olmak istiyorum" dediğinde ona "Tamam, o zaman şu konuda şöyle bir çalışma
yapar mısın?" gibi bir talepte bulunulur. Ama münafık kasıtlı olarak bunların hiçbirini
yerine getirmez. Zaten 'bu sözleri söylerken ki niyeti de asla hizmet etmek değildir'.
Sadece iftira atabilmek ve huzursuzluk çıkarabilmek için bahane bulmaktır. Hiçbir
işe yaramadığının ve Müslümanlara hiçbir konuda yardım etmediğinin kendisi de
farkındadır ve çirkeflik yaparak yaygaralar kopararak bu imajının üstünü örtebile-
ceğini sanır. İnsanların aklında 'istiyor ama imkan tanınmadığı için bir şey yapamıyor
algısını oluşturabileceğini' zanneder. Halbuki Müslümanlar samimi hizmet etmek
isteyen birinin tavrıyla, ahlaksızlığından dolayı hizmetten sinsice kaçan birinin
tavrını kolaylıkla ayırt edebilecek kadar akıllıdırlar.
Münafığın bu ahlakını detaylandırmak için verilebilecek daha yüzlerce örnek
vardır. Münafık iftira malzemesi olarak gerektiğinde, 'sağlık gibi hassas bir konuyu
bile kullanmaya çalışır'. Örneğin kendisine yeni pişirilmiş çok güzel bir yemek ikram
edilir, 'yemeğin bayat olduğunu' iddia eder. Yediği meyvenin kenarında bir çürüme
görse, "Bana bunu özellikle seçip verdiler, benim sağlığımı umursamıyorlar" gibi
hayal ürünü bir iftirayla ortaya çıkar. Bulunduğu yerdeki tozdan alerjisi tutsa, "Burayı
özellikle tozlu bıraktılar, hayatımı tehlikeye attılar" der. Ona güzel bir söz söyler,
iltifat ederler; "Benimle alay ettiler, dalga geçtiler" der. Yaptığı bir işe yardım etmek
isterler, "Beceriksiz olduğumu ima etmeye çalıştılar" der.
İşte münafık, Müslümanların arasında kaldığı sürece, bunlara benzer iftiraları
asla son bulmaz. Dünyada karşılaşabileceği en vicdanlı, en dürüst insanların Müslü-
manlar olduğunu bildiği halde, 'Bu nur gibi tertemiz insanları karalamaya çalışarak
huzursuzluk çıkarmak ve Müslümanlara zarar vermek' ister. Ancak bu yaptıkları
Müslümanlar için hayır, münafık için ise azapla sonuçlanır. Allah Kuran'da 'gerçeği
sürekli ters yüz ederek' iftira atan münafığın ahirette acı bir azapla karşılaşacağını
şöyle bildirmiştir:
Gerçeği sürekli ters yüz eden, günaha düşkün olan herkesin vay haline. Kendisine
Allah'ın ayetleri okunurken işitir, sonra müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak)
sanki işitmemiş gibi ısrar eder. Artık sen onu acı bir azapla müjdele. (Casiye Suresi,
7-8)
178