Page 211 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 211

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                 çıkarlarıdır. Kuran'da münafığın bu sürekli olumsuz konuşan, şikayet eden, elindeki
                 hiçbir şeyi beğenmeyip kınayan üslubu şöyle haber verilmiştir:

                     Şunların hiçbirine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık, Alabildiğine ayıplayıp
                     kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan). (Kalem Suresi,
                     10- 11)

                     Bir başka ayette ise Allah münafığın bu hiçbir şeyle mutlu olmayan, şükretme-
                 yen, nimetleri takdir edemeyen, elindekinin kıymetini bilmeyen ve şikayetçi tavrına

                 şöyle dikkat çekmiştir:

                     Siz (ise şöyle) demiştiniz: "Ey Musa, biz bir çeşit yemeğe katlanmayacağız, Rabbine
                     yalvar da, bize yerin bitirdiklerinden bakla, acur, sarımsak, mercimek ve soğan
                     çıkarsın." (O zaman Musa:) "Hayırlı olanı, şu değersiz şeyle mi değiştirmek isti-
                     yorsunuz? (Öyleyse) Mısır'a inin, çünkü (orada) kendiniz için istediğiniz vardır"
                     demişti. Onların üzerine horluk ve yoksulluk  (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir

                     gazaba uğradılar. Bu, kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini tanımazlıkları ve Peygamberleri
                     haksız yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve sınırı çiğneme-
                     lerindendi. (Bakara Suresi, 61)

                     Hz. Musa (as) döneminde de, onunla birlikte olan bazı insanlar Allah'ın verdiği
                 güzel nimetlere şükretmek ve onda bir hayır görmek yerine, acur, sarımsak, merci-

                 mek, soğan isteyip bu tip yiyeceklerin yokluğundan şikayet etmişlerdir. Oysaki bu
                 insanlar bundan önce, Firavun'un zulmü altında eziyet görerek çok sıkıntılı bir

                 hayat yaşıyorlardı. Ve Hz. Musa (as) da onları bu zulümden kurtarmıştı. Onlar ise
                 bu duruma şükretmek yerine, eski zulüm gördükleri ortama hala özlem duyuyor
                 ve hallerinden şikayet ediyorlardı. Ellerinde olana şükredip, bunda hayır görmek

                 yerine, tamah eden, memnun olmayan, nankör bir ahlak gösteriyorlardı.
                     Allah Müddessir Suresi'nde, bu şekilde sahip olduklarıyla mutlu olmayıp, sürekli

                 şikayet eden kimselerin durumunu şöyle anlatmıştır:
                     Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak; Ki Ben
                     ona, 'alabildiğine geniş kapsamlı bir mal'(servet) verdim. Göz önünde-hazır ço-

                     cuklar (verdim). Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim. Sonra, daha arttır-
                     mam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur). (Müddessir Suresi, 11-15)

                     Ancak kuşkusuz ki münafık bu ahlak bozukluğunu amaçsız yere uygulamaz.
                 Münafığın ağzından sürekli pis ve kirli konuşmalar akmasının bir diğer nedeni de,

                 'Müslümanlara olan öfkesi'dir. Bu öfke münafığın ruhunda hayat boyu dinmez.
                 Nefreti, konuşmalarına bir olumsuzluk hezeyanı olarak yansır. İstese de Müslü-
                 manların içinde bulunduğu ortamları, onların sahip olduğu eşyaları veya onların

                 güzelliklerini, nurlarını içinden gelerek övemez. Çünkü Müslümanları övmek, on-




                                                                                                             209
   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216