Page 214 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 214

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       yapacağı" veya "Yetiştirmesi gereken başka bir işi olduğu" gibi yalanlar uydurur.
                       Oysaki bunlar, tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm münafıkların kullandığı, 'çok
                       klasik ve en bilinen münafık yalanları'dır. Kuran'da, Peygamberimiz (sav) döne-

                       minde, sefere çıkmaktan kaçmak isteyen dönemin azılı münafıkları da, "Savaşmayı
                       bilseydik elbette sizi izlerdik" (Al-i İmran Suresi, 167) demişlerdir. Allah ayetin

                       devamında, "... O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde ol-
                       mayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir..."
                       şeklinde buyurmuştur.

                           Münafık, İslam'a hizmet, Kuran ahlakını yaymak ve Müslümanlara destek ver-
                       mek için az da olsa bir emek vermeyi bile sözde 'akılsızlık' ve -kendi ifadesiyle-

                       'enayilik' olarak görür. Oysa münafık büyük bir zarardadır ve Allah'ın ayette bil-
                       dirdiği gibi bu haliyle "imandan çok küfre daha yakındır". Çünkü aynı şartlar al-
                       tında, küfürdeki dost ve yandaşları kendisinden bir yardım istemiş olsa, münafık

                       seve seve onların yardımına koşacaktır. -Allah'ı tenzih ederiz- kendince gücün
                       Allah'ta değil, küfürdeki derin devlet yapılanmalarında, şeytani güç odaklarında
                       olduğunu sanan münafık, onların her türlü isteğini çok önemli görür. Gözlerine

                       girebilmek için onların bir dediklerini iki etmez ve verdikleri görevleri en kusursuz
                       şekilde yerine getirmek ister. Ne uykusuzluğu, ne yorgunluğu, ne vaktinin azlığı
                       ona engel olur. En zor şartlarda bile olsa, işini gücünü bir kenara bırakıp, küfürdeki

                       gerçek dostlarını memnun edebilmenin peşinde koşar. Böyle bir durumda müna-
                       fığın üstüne, Müslümanların yanındayken hiç olmayan, 'delice bir enerji ve şevk'

                       de gelir. Hatta kendince küfre jest yapıp onların dikkatlerini çekmek ve beğenilerini
                       kazanabilmek için, ortada herhangi bir talep yokken bile onlara kendiliğinden
                       yardım teklif eder.

                           Münafık küfre karşı bu çirkin yanaşma ahlakını gösterirken, Müslümanlar ara-
                       sında sinsice hiçbir şey yapmadan oturup kalmasına da sevinir. Allah, Tevbe Sure-

                       si'nde Peygamberimiz (sav)'in dönemindeki münafık karakterinden örnek vererek,
                       'Allah'ın elçisine muhalif olan' ve 'mücadeleden geri kalan' bu insanların 'oturup
                       kalmalarına sevindiklerini' anlatmış ve münafıkların bu ahlaksızlığını Müslüman-

                       lara tanıtmıştır. Ve Allah, münafıkların dünyadaki bu şeytani sevinçlerinin, ahirette
                       sonsuz bir azaba dönüşeceğini haber vermiştir:

                           Allah'ın elçisine muhalif olarak (mücadeleden) geri kalanlar oturup-kalmalarına
                           sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele etmeyi çirkin gö-
                           rerek: "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı
                           daha şiddetlidir." Bir kavrayıp-anlasalardı. (Tevbe Suresi, 81)








           212
   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218   219