Page 218 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 218

M ÜNAFI ĞIN D ERİN K ARANLI ĞI






                       duğu için, yaptıkları fedakarlıkları dile dahi getirmezler. Ama münafık sofradan
                       kalkarken kendi kirli yemek tabağını mutfağa götürmesi ya da arkasında bıraktığı
                       dağınıklığı toplaması gibi sıradan konular için bile mutlaka övgü bekler. Müslü-

                       manlar hem güzel ahlakları gereği hem de onu hayırlı işler yapmaya teşvik etmek
                       amacıyla münafığın en küçük bir çabasına bile onlarca övgü sıralar. Bu şekilde ena-

                       niyet duygusu sürekli olarak okşanan münafık da, Allah rızasını için değil ama
                       nefsinin hoş tutulması için ufak ufak bazı faydalı işler yapar. Böylece Müslümanlar
                       da, akılcı bir tavırla münafığın İslam'a hizmet etmesini sağlamış olurlar Ama tabii

                       ki münafık kendisini beceriksiz, yeteneksiz bir insan görünümüne sokarak geniş
                       kapsamlı, hayati bir hizmet üstlenmekten mutlaka kaçınır.

                           Sonuçta da tüm bu tavırlarıyla Müslümanları yıldırmak, kendisinden uzak
                       durmalarını sağlamak ve onları "Boş verelim o bir şey yapamaz, ondan bir şey is-
                       temeyelim" diyecekleri bir noktaya getirmek ister. Bir yazı yazması gerekse, en

                       hikmetsiz anlatımlarla, en beceriksiz şekilde ve Müslümanların çalışmalarında
                       kullanamayacağı bir üslupla yazar. Acil bitirilmesi gereken bir çalışmayı kendisine
                       yeteneksiz görünümü vererek, olabilecek en uzun sürede ve en olmayacak şekilde

                       teslim eder. Böylece kısa sürede netice elde edilmesi gereken işlerde, "O kısa sürede
                       yapamıyor, ona vermek yerine başka birinden isteriz" dedirterek, o sorumluluktan
                       da kendince kurtulmak ister. Bir konuşma yapması istense, düzgün konuşamı-

                       yormuş, aklına fazla bir şey gelmiyormuş gibi yapar. Bir yere gitmesi istense, bin
                       bir türlü talepte bulunarak, sayısız sorun çıkartarak Müslümanları kendisini yol-

                       ladıklarına pişman etmeye çalışır.
                           Oysa münafık kendi çıkarına uygun olan, inkar edenlerin gözüne gireceğini
                       ve takdirini toplayacağını düşündüğü her konuda 'akıl almaz bir beceri ve yetenek'

                       gösterir. Başka bir ifadeyle, kendisini küfre beğendirmesi söz konusu olduğunda,
                       'münafığın içinden adeta başka bir insan çıkar'. O beceriksiz, düzgün cümle kura-

                       mayan, hızlı yazı yazamayan, konulara süratle adapte olamayan, verilen sorumlu-
                       lukların altından kalkamayan insan gider; yerine daha cümle bitmeden ne denmek
                       istediğini anlayan, aldığı sorumlulukları hızla yerine getiren, uyumadan, yemeden

                       içmeden yapılması gereken her şeyi mükemmel bir düzgünlükte sonuçlandırabilen
                       bambaşka bir insan gelir. Münafık haktan yana olan her konuda kendisini aciz ve
                       yetersiz gösterirken, hainlik, kötülük ve sahtekarlık yapması gerektiğinde, kusursuz

                       bir disiplin ve yetenek sergiler.
                           Küfrün ideolojisini destekleyen bir yazı yazması gerekse onu müthiş bir sü-
                       ratle anında bitirip teslim eder. Onlarla olan bağlantılarındaki konuşmaları son

                       derece akıcı, hayret verecek şekilde 'şevkli ve enerjik' olur. Küfrün kirli hayatına





           216
   213   214   215   216   217   218   219   220   221   222   223