Page 213 - Münafığın Derin Karanlığı
P. 213

ad nan o k t ar (haru n  y ahy a)






                     Allah Kuran'da münafıkların bu ahlakı için, "Onları bırak; yesinler, yararlan-
                 sınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir." (Hicr Suresi, 3)
                 şeklinde buyurmuştur.

                     Bu yanlış bakış açısı içerisindeki münafıklar İslam'ın hayrına olan, Müslü-
                 manlara fayda getirecek bir sorumluluğun altına hiçbir zaman girmezler. Onları

                 hep uzaktan, adeta konunun yabancısı olan bir 'turist gibi' izlerler. Bu tavırlarıyla
                 Müslümanlara, "Bu sizin dininiz, sizin davanız, beni ilgilendiren birşey yok, do-
                 layısıyla da ben sizi sadece uzaktan izliyorum" mesajını vermek isterler.

                     Ancak elbette ki bu ahlaksızlıklarını da açıkça yapamaz, şeytani bir ustalıkla
                 bunlara da mutlaka bir kılıf bulurlar. Çünkü bütün Müslümanlar sabah akşam ke-

                 sintisiz olarak en aktif şekilde İslam'a hizmet ederken, münafığın açıkça "Ben
                 hizmet etmek istemiyorum" demesi mümkün değildir. O yüzden de münafık bu
                 hizmetten kaçışına ve tembelliğine bir bahane bulmak zorundadır. Bunun için her

                 seferinde kullandığı farklı taktikleri vardır. Ve bu sinsi taktiklerinin 'aksi ispatla-
                 namayacak' şekilde olmasına özellikle özen gösterir.

                     Örneğin Müslümanların topluca ve çok faal bir şekilde önemli bir iş üzerinde
                 olduklarını gördüğünde, ondan da birşey talep ederler ve yardım etmek zorunda
                 kalır diye, hemen ortadan kaybolur. Bazen de 'hasta taklidi yaparak' hizmet et-

                 mekten kaçar. Kimi zaman da, 'uyuyakalmış gibi yaparak', olaylardan habersizmiş
                 gibi davranır ve Müslümanlara yardım etmekten kaçar. Kimi zaman kendisini

                 yoracak hiçbir iş yapmadığı halde, 'çok yorgun olduğunu söyleyerek' olayları
                 uzaktan seyreder. Müslümanlar yoğun şekilde çalışırken, kendince onları kızdırmak

                 için bir kenarda eline televizyon kumandası alıp saatlerce boş boş bakarak, amaç-
                 sızca kanal kanal dolaşır. Saatlerce sokağı veya etrafını seyrederek zamanın geç-
                 mesini bekler. Ya da bir faydası olmadığı gibi, onların işlerini aksatacak ya da ya-

                 vaşlatacak şekilde ayaklarının altında dolaşır ve kendi keyfi için yaptığı çok gereksiz
                 bir işle onları lafa tutup meşgul etmeye çalışır. Birbirinden gereksiz sorular sorarak

                 Müslümanları kızdırmaya gayret eder. Hatta sırf ayak bağı olmak için yanlarına
                 gidip 'zor durumda kaldığını, yardıma ihtiyacı olduğunu' söyler. Ve onun lüzumsuz
                 işleri için 'kendisine yardım etmelerini'ister. "Kolum ağrıyor ben yapamıyorum,

                 bana yemek hazırlar mısınız?", "Belim tutuldu, hareket edemiyorum şu eşyaları
                 benim için taşıyıp yerleştirir misiniz?" gibi sahtekarca taleplerde bulunarak en

                 yoğun anlarında bile Müslümanları kendisine hizmet ettirmeye çalışır. Amacı iş
                 çıkarıp onların hayırlı faaliyetlerini engelleyebilmektir.
                     Bazen de, kendisinden bir talepte bulunulduğunda, "istenilen şeyleri yapmasını

                 bilmediği", "O konuda tecrübesinin ya da yeteneğinin olmadığı, yoksa becerebilse




                                                                                                             211
   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217   218